Yazımızda “sahtekar demek hakaret mi” sorusuna Yargıtay içtihatları doğrultusunda cevap vermeye çalışacağız.
Yargıtay’ın ceza, boşanma ve tazminat davalarında verdiği çeşitli tarihli kararlarında “sahtekar” kelimesinin hakaret olarak değerlendirildiği görülmektedir.
Sahtekar Demenin Cezası Ne Kadardır?
Mağdurun bizzat yüzüne veya internet ve sosyal medya üzerinde hakaret suçunun işlenmesi halinde, temel ceza 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Bu suç aleni işlenirse, aleniyet nedeniyle hakaret suçunun cezası 1/6 oranında arttırılır.
Bunun yanında, hakaret suçunun temel şekli şikâyete tabidir. Bu nedenle mağdur, hakaret edeni ve hakareti öğrendiği tarihten başlamak üzere 6 ay içerisinde şikâyet hakkını kullanmak zorundadır. Aksi takdirde şikâyet hakkını kaybeder
Sahtekar kelimesi;
a) Mağdur olan kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, işlenmesi halinde ise cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
Ceza Hukuku Anlamında Sahtekar Demek Hakaret Mi?
Türk Dil Kurumunun Güncel Sözlüğünde “sahte işler yapan, düzmeci, sahteci” olarak tarif edilen sahtekar ifadesinin kullanılması hakaret suçunu oluşturur.
Hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır.
Bu açıklamalar ışığında “sahtekar demek hakaret mi” ile ilgili verilen içtihatlara bakacak olursak;
Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 2019/3179 sayılı kararı, Sanığın hastanede doktor olarak görevli olan ve suça konu raporu düzenleyen tüm müştekileri hedef alarak “Siz sahtekarsınız” şeklinde hakaret içeren sözler söylediği yapılan yargılama sonucu sabit olduğundan; sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması gerektiğinden bahisle bozma isteyen tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 2021/3326 sayılı kararı, sanığın katılana gönderdiği mesajlardan 05/04/2012 tarihli mesajda “sen ve senin ailen, alayınız sahtekarsınız” şeklindeki sözlerle hakaret ettiği ancak; diğer mesajlarındaki sözlerin mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu anlaşılmakla, somut olayda zincirleme suç hükümlerinin koşullarının oluşmadığı gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçeyle TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini yasaya aykırıdır.
Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 2015/6967 sayılı kararı, sanığın haciz işlemleri sırasında müştekilere yönelik ”dolandırıcı, sahtekar, üçkağıtçı, yalancı” şeklindeki sözler söylediği hususunda soruşturma ve kovuşturma yapılmasına izin verildiği anlaşılmakla, katılanların aşamalardaki beyanlarında komşularının olayı gördüklerini belirtmeleri, katılanların komşuları olan ve soruşturma aşamasında dinlenen R. A. ve M. Ç.’in hakaret olayını doğrulamaları karşısında, bu kişilerin tanık olarak dinlenilmesi, mahkemece tanık olarak dinlenen M. P.’in aşamalardaki beyanları arasındaki çelişki de giderilerek, tüm kanıtların birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile hüküm kurulması yasaya aykırıdır.
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 2014/570 sayılı kararı, Sanığın, duruşmada müştekiler M.. G.., M.. G.. ve T.. Ş..’na hitaben “…sahtekarlar, üç kağıtçılar, şerefsizler” şeklindeki sözlerle ve tek bir fiille aynı kasıt altında hakarette bulunması karşısında, tüm müştekilere yönelik eyleminden dolayı TCK’nın 125/3-a, 43/1.maddeleri gereğince hüküm kurulması gerekirken, sanığın müşteki M.. G..’e karşı eyleminden dolayı ayrıca hükümlülük kararı verilerek fazla ceza tayini yasaya aykırıdır.
Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 2017/11435 sayılı kararı, sanığın suça konu dilekçede katılana yönelik “… da bir sahtekardır, sahte rapor yazmakta mahirdir” şeklindeki sözlerinin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, TCK’nın 128. maddesinde düzenlenen iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında kaldığı, kaba hitap tarzı niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, kanuni olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi yasaya aykırıdır.
Boşanma Davası Açısından Sahtekar Demek Hakaret Mi?
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 1991/14308 sayılı kararı, boşanmaya ilişkin davada; toplanan delillere göre davalı kadının devamlı olarak (pezevenk, puşt, yobaz, sahtekar, hırsız, manyak, sapık, ibne, sümüklü herif) ve benzeri sözlerle davacı kocasının haysiyetini kırdığı gerçekleşmiştir. Bu haksız tutum ve davranış karşısında davacı koca için boşanma davası açmak hakkı doğmuştur. Kocanın sadakatsiz hali mahkemece ağır kusur sayılarak dava reddolunmuştur. Oysa, kocanın sadakatsiz davranış içinde olması, kadının ona mütemadi surette hakaret etmesine hak vermez. Davanın bu sebeple reddi, neticesi bakımından kadına bundan sonra kocaya sövme imkanı verirki böyle bir düşünüş bizzat (ihkakı hakka) imkan vermek sonucunu doğurur. Koca hernasılsa sadakatsizlik içine girmiş diye kadının ona yukarda açıklanan ağır sözlerle hakaret etmesine hak vermek izahı güç bir hukuki düşünüş tarzı olur. Bu kanun eliyle karısını kendisine karşı zulüm aleti haline getirmeye ve kadına bütün bir ömür boyu kocaya hakaret etme hakkı vermeye yol açar.
Bu durumda, davalı kadının gerçekleşen ve evlilik birliğinin anlam ve amacına hiçbir şekilde yakışmayan çok ağır hakaretleri karşısında evlilik birliği ortak yaşantının sürdürülmesi eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış bulunduğundan boşanmaya karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek isteğin reddi usul ve kanuna aykırıdır.
Kişilik Haklarına saldırı Yönünden Sahtekar Demek Hakaret Mi?
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2015/4474 sayılı kararı, Davacı, davalının …… Üniversitesi’nde Nöroloji Ana Bilim Dalı Başkanı olduğunu, eşininde aynı ana bilim dalında öğretim üyesi olduğunu, kendisinin de ….. Hastanesi’nde dahiliye uzmanı olduğunu, eşinin rahatsızlığı nedeniyle ….. Hastanesi’nden rapor aldığını, davalının Nöroloji Ana Bilim Dalı toplantısında herkesin içinde eşine ‘senin eşin şerefsiz, sahtekar’ diyerek hakkında gıyabi hakarette ve kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu belirterek manevi tazminat istemiştir.
Mahkemece, davalının eylemlerinin hizmet kusuru kapsamında kaldığı kabul edilerek kendisine rücu edilmek üzere idare aleyhine idari yargıda dava açılabileceği gerekçesiyle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, davalının davaya esas eylemleri, ana bilim dalı başkanlığı göreviyle ilgili olmadığı gibi kamu görevlisinin hakaret eylemi açıkca kişisel kusurunu oluşturur ve hiçbir biçimde görev ile ilişkilendirilemez. Bu sava dayanan davaların Anayasa’nın 129/5 maddesi kapsamında değerlendirilmesi de mümkün değildir. O halde mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davalının sıfatı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2009/20654 sayılı kararı, Davacı, …. İcra Hukuk Mahkemesinin 2007/84 esas sayılı dosyasında tanık olarak dinlenen davalının mahkeme huzurunda “Bunlar sahtekar insanlardır” şeklinde kendisine hakaret ettiğini, toplum içindeki şeref ve haysiyetinin zedelendiğini ileri sürerek, 4.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı ile birlikte yaşayan M…. isimli bayanın bir kısım işyerlerini muvazaalı olarak birbirlerine devretmelerini açıklamak amacıyla söz konusu sözleri sarfettiğini, hakaret kasdı olmadığını bildirerek, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davalının sözlerinde davacıya hakaret kasdı bulunmadığı ve davacının kişilik haklarına tecavüz etmediğinden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalının …… İcra Hukuk Mahkemesinin 2007/84 esas sayılı istihkak davasının 26.9.2007 tarihli oturumunda tanık olarak dinlenen davalı “…Bunlar sahtekar insanlardır” şeklinde sözler söylediği dosyadan anlaşılmaktadır. Hakim huzurunda hakaret ettiği kişilik haklarının saldırıya uğradığı sabittir.
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesi isteyebilir. Hakim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında, tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makam ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü konunun takdir hakkı verdiği hususlarda hükmün hak ve nesafetle hüküm vereceği MK.nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Mahkemece açıklanan esaslar doğrultusunda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesi bozmayı gerektirir.
Hakaret suçu ve sahtekar demek hakaret mi konusuna ilişkin Ceza Avukatı Harun Karadağ ile iletişime geçebilirsiniz.