Diğer suçlarda olduğu gibi yağma suçu şüpheden sanık yararlanır ilkesi ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisidir.
Yağma suçu şüpheden sanık yararlanır ilkesinin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir.
Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir.
Sanığın bir suçtan cezalandırılabilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olay ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz.
Yargıtay Ceza Genel Kuruluna göre, ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemeli, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Yağma Suçunun Cezası
Yağma suçu (Gasp Suçu), gündüz vakti, silah kullanılmadan, failin kendisini tanınmayacak hale koymadan, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılmadan, tek başına, herhangi bir suç örgütüne yarar sağlamak maksadı taşımadan işlenirse altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Yağma eylemi 149. maddede sayılan şekillerde yani, silahla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, birden fazla kişi tarafından birlikte, yol kesmek suretiyle ya da konutta, işyerinde veya bunların eklentilerinde, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla, ya da gece vaktinde, işlenmesi halinde, fail hakkında on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Yağma Suçu Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi Örnek Yargıtay Kararları
Daha önceki yazılarımızda, Yağma Suçunun İspatı Nasıl Yapılabilir ve Yağma Suçundan Tutuksuz Yargılanmak Mümkün Müdür? Sorularının cevaplarını vermeye çalıştık. Bu yazılarımıza linkten ulaşabilirsiniz.
Bu yazımızda ise yağma suçu şüpheden sanık yararlanır ilkesini Yargıtay kararları doğrultusuna aktarmaya çalışacağız.
Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 2014/22481 sayılı kararı, Yakınan, tüm aşamalardaki ifadelerinde; “kar maskeli olarak eve giren kişinin, sesi ve boyu bakımından; kayınpederi olan M.. K..’ın kızkardeşinin oğlu olan sanık A.. Ş..’e benzediğini, ancak bundan emin olmadığına” dair kesin ve net teşhis içermeyen iddiaları, olaydan hemen sonra, yakınanın, olayı, anlattığı eşi tanık M.. K..’ın; “…sanık A. R.’yı arayıp, nerede olduğunu sorduğunda, “evdeyim” demesi ile kendi evine gelmesini istediğini, sanık A.R.’nın da hemen eve geldiğinde, “eve giren sen miydin” diye sorduğunda, “hayır” dediğine” dair ifadeleri ile aşamalarda istikrarlı bir biçimde inkara dayalı savunmada bulunan sanıkların savunmalarının aksini ispat eder nitelikte yüklenen suçtan mahkumiyetlerini gerektirir her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden ve şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince ayrı ayrı beraatlerine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırıdır.
Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 2015/38303 sayılı kararı, Sanığın tüm aşamalardaki savunmaları, tanık …’ın beyanları ve sanığın yakınana “polis çağıralım” dediğini söylemesi, yakınanın olaydan hemen sonra ki ilk anlatımı ve bu anlatımın sanık savunmalarını doğrulaması, olaydan sonra sanığın parktan ayrılmaması, yakınana polis çağırma teklifinde bulunması ve polise suça konu cep telefonunun yerini gösterip, iadeyi sağlaması ve tüm dosya kapsamı itibariyle sanığın savunmalarının aksini ispat edecek şekilde suç kastıyla hareket ettiğine dair yüklenen suçtan mahkumiyetini gerektirir her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden ve şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince beraat kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi yasaya aykırıdır.
Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 2014/4271 sayılı kararı, Yakınanın 18.06.2006 günü, saat 20.00 sıralarında yolda yürürken tabanca ile tehdit edilerek cep telefonunun zorla alınmasından hemen sonra başvuruda bulunmadığı, olaydan on iki gün sonra ağabeyi ve babası ile birlikte 30.06.2006 tarihinde ve saat 18.30 sularında yolda gördüğü sanığı telefonunu yağmalayan kişi olarak gösterip yakalatması üzerine, 01.07.2006 günü yapılan canlı teşhiste sanığı teşhis edememesi, sanığın tüm aşamalarda atılı suçlamayı kabul etmemesi, suçta kullanılan silahın ele geçmemiş bulunması, yakınanın 11.09.2008 günlü oturumda sanığı benzettiğinden yakalattığı yolundaki anlatımı karşısında: suça konu telefona benzer bir telefonun sanığın ailesi tarafından iade edilmiş olmasının suçu kabul manasına gelmeyeceği de değerlendirildiğinde, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi gözetilerek mevcut kuşku sanık yararına yorumlanarak sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi yasaya aykırıdır.
Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 2015/3805 sayılı kararı, yakınan ile sanığın birbirlerini önceden tanıdıkları ve aralarında bir hukuki ilişkinin mevcut olduğunun anlaşıldığı, yakınanın anlatımlarının çelişkili olduğu ve mahkemece bu çelişkilerin gerekçe kısmında ayrıntılı olarak belirtilip, beyanlarına itibar edilmediği, sanığın suçlamaları kabul etmediği, yakınandan yağmalandığı belirtilen cep telefonunu kullandığı anlaşılan kişiden sanığa ulaşılamaması, mahkemenin sanığın bir başkası adına kayıtlı telefonla yakınanı arayıp, tehdit ettiğini kabul ettiği ancak tehdit içeren sözlerin nelerden ibaret olduğunun açıklanmadığı, ayrıca yakınan ve tanık olan eşinin sanık tarafından yağma eylemi gerçekleştirildikten sonra aranıldıklarında tehdit edildiklerine ilişkin anlatımlarının olmaması ve tüm dosya kapsamı itibariyle sanığın savunmalarının aksini ispat edecek şekilde suç kastıyla hareket ettiğine dair yüklenen suçtan mahkumiyetini gerektirir her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden ve şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince beraat kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi yasaya aykırıdır.
Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 2014/19913 sayılı kararı, Sanıkların üzerine atılı suçlamayı kabul etmeyerek, suç tarihinde olay yerinde olmadıkları savunmasında bulunmaları ve bu savunmalara ilişkin alınan tanık beyanları, sanıkların birbirlerini suçlamamaları, yakınanın 27.09.2003 tarihli beyanında olay sırasında tuvalet ile çıkış kapısı arasında durduğu için 3. sanığı tam göremediği için eşgal bilgisini veremeyeceğini söylemesine rağmen, 15.10.2003 tarihli teşhis tutanağı beyanında sanık …’ı teşhis ederek olayı gerçekleştiren 3. sanık olarak teşhis etmesi ve 21.05.2004 tarihli duruşma beyanında hazırlık beyanından farklı olarak sanık …’nin işaret parmağını kaldırıp kendisini tehdit eder gibi yaptığını söylemesi, tanık …’ın 17.10.2003 tarihli teşhis tutanağı beyanında olayı gerçekleştiren 3. sanığın sanık …’a çok benzediğini ama tam olarak emin olmadığını söylemesine rağmen, 21.05.2004 tarihli duruşma beyanında olaydaki 3. kişinin kim olduğunu bilmediğini söylemesi, hakkındaki yakınan aleyhine işlendiği iddia olunan atılı suçtan zamanaşımı kararı verilen ve bu nedenle temyize gelmeyen diğer olayların sanığı olan …’nın 15.10.2003 tarihli beyanında sanık …’ın yakınanı arkadaşlarıyla yağmalayacağını söylediğinde sanık …’ın o anda orada olduğunu söylemesine rağmen, 09.01.2004 tarihli duruşma beyanında bu beyanını kabul etmemesi, yakınanın ve olayın tek görgü tanığı olan yakınanın kızı olan tanığın beyanlarının çelişkili olması, yakınanın üzerinde miktar yönünden suça konu paranın taşınmasının hayatın olağan akışına uygun olmaması, olaydan yaklaşık 2 ay sonra şikayetçi olması, sanık … ile yakınan arasında anlaşmazlık olduğunun anlaşılması, sanıkların arasında akrabalık bağı dışında bir iş ilişkisinin olmaması ve tüm dosya kapsamı itibariyle sanıkların savunmalarının aksini ispat edecek şekilde suç kastıyla hareket ettiklerine dair yüklenen suçtan mahkumiyetlerine gerektirir her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden ve şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince beraat kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi yasaya aykırıdır.
Yağma suçunda, Cumhuriyet savcılığı tarafından yürütülen soruşturma aşamasında ve yine yargılama sürecinde gerek şüpheli ve sanık, gerekse mağdur yönünden bu kişilerin yasal haklarının tecrübeli bir ağır ceza avukatı olarak savunulması önemi şüpheden varestedir.
Yağma suçu ve yağma suçu şüpheden sanık yararlanır ilkesi ile ilgili her türlü hukuki probleminizde Ağır Ceza Avukatı Harun Karadağ ile iletişime geçebilirsiniz.