Yüz Felcinde Kortizon Tedavisi ve Hekimin Hukuki Sorumluluğu

Yazımızda örnek bir Yargıtay kararı üzerinden yüz felcinde kortizon tedavisi ve hekimin hukuki sorumluluğu inceleme konusu yapılacaktır.

Sağlık hukukunda malpraktise yönelik en fazla karşılaşılan suç tiplerini, hekimlerin taksirle yaralama suçu ve görevi ihmal suçuna ilişkin iddialar oluşturmaktadır.

Hekimler ve yardımcı sağlık personelinin işledikleri iddia olunan, taksirle yaralama ve görevi ihmal suçlarının kapsamına, unsurlarına ve cezalarına ilişkin daha önceki yazılarımızda ayrıntılı bilgi verilmişti. Linkler üzerinden bu bilgilere erişim sağlanabilir.

Bu yazımızda ise konuya daha spesifik yaklaşılarak yüz felcinde kortizon tedavisi ve hekimin hukuki sorumluluğu emsal bir Yargıtay kararı baz alınarak yargı makamlarının konuya bakış açısı aktarılmaya çalışılacaktır.

Yüz Felcinde Kortizon Tedavisi ve Hekimin Hukuki Sorumluluğu Örnek Yargıtay Kararı

Yargıtay 12. Ceza Dairesinin  2020/4502 sayılı kararı,

Olayın Seyri

15 yaşındaki katılanın yüzünde kayma ve ağrı şikayetiyle özel M….. hastanesinde nöroloji uzmanı olarak görev yapan sanık doktora başvurduğu yüz felci tanısı konularak iddialarına göre sanığın mağdurun yaşının küçük olması sebebiyle kendi taleplerine rağmen kortizon tedavisini önermeyip akapunktur tedavisine başladığı, tedavinin 4. seansına gelinmesine rağmen ağrıları artan ve yüzündeki kaymalar düzelmeyen katılanın annesi ve babası aracılığıyla götürüldüğü iki farklı doktorun da bu tür vakalarda kortizon tedavisi uygulanması gerektiği ve erken dönemde başlanması gerektiği bildirilerek bu tür ilaçlar verilerek tedavisine devam edildiği, katılanın kendisine eksik tedavi uygulandığından bahisle şikayetleri üzerine savcılık tarafından soruşturmaya başlandığı anlaşılmaktadır.

Adli  Tıp Raporu

İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesinin 21.01.2015 tarihli raporuna göre mağdurun yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde olduğu tespit edilmiştir.

Yine aynı kurum tarafından sanığın kusuru bulunup bulunmadığına yönelik düzenlenen 14.07.2014 tarihli raporda “Periferik fasial paralizi olgularında etyolojik faktörün çoğu kez tespit edilemediği ve idiopatik (nedeni tespit edilemeyen) olarak adlandırıldığı ve bu olguların %70’inin ilk 1 (bir) ay içinde sekelsiz iyileştiği, geri kalanlarda ise her türlü tedaviye ve tıbbi gerekliliklerin yerine getirilmesine rağmen fonksiyonel bozuklukların geçici yada kalıcı olarak görülebileceği, özellikle idiopatik fasial paralizi olgularında erken dönemde başlanan (ilk 24-48 saat) kortikosteroid olarak adlandırılan ilaç grubu ile antiviral ilaçların etkin olabileceğinin tıbben bilindiği, fakat sonuç yönünden tüm tıbbi gereklilikler yerine getirilse dahi tam iyileşme görülemeyebileceği, bu durumun hastalığın niteliğinden kaynaklandığı, hastanın kortikostreoid olarak adlandırılan ve çeşitli yan etkileri bulunan ilaç tedavisini kabul etmediği iddiası bulunduğu, bu tür hastalarda akupunktur tedavisinin denenebileceği, hastanın hastalığı ile ilgili tüm süreç yönünden aydınlatılması sonrası onay vermesi durumunda kortikosteroid grubu Prednisolon etken maddeli medikal tedavinin başlanması uygun olmakla birlikte, tedavi seçenekleri yönünden bilgilendirilmiş olur/aydınlatılmış onam sonrası kararın hasta ve hasta velisi tarafından verilmesinin günümüz tıbbında tıbbi müdahalenin hukuka uygunluğu açısından öncelikli şartlardan olduğu, Uz. Dr. … tarafından dile getirilen “hasta, yüzünde ağrı, uyuşma, kulakta ağrı şikayetleriyle annesi ile birlikte polikliniğe başvurdu. İki aydır Roakutan isimli ilacı kullandığını, cilt ve hormonal sorunları olduğunu söyledi. Muayenesinde sağ fasial parezi saptandı. Hastaya bu durumdaki hastaların tedavisinin kortizon verilerek yapıldığı bildirildi. Hasta ve annesi cilt ve hormon sorunları olduğunu ve kortizon tedavisi istemediklerini ifade ettiler. Kortizon tedavisinin gerektiği tekrar bildirildi ancak kortizonun yan etkilerinden çekindikleri için kortizonsuz tedavi istediler. Kendilerine bu hastalıkta kortizonla birlikte destek olarak akupunktur uygulanabileceği bildirildi, kendileri kortizonsuz tedavi istediklerini ve akupunktur uygulanabileceğini söyledi. Hastadan bu hastalıkta istenen kulak MR ve kan tetkikleri istendi. Kulak MR aynı gün çekildi ve radyoloji uzmanı tarafından değerlendirildi, fasial sinire kitle basısı olmadığı görüldü. Hasta ve annesinin kabulü üzerine akupunktur uygulaması yapıldı, 2 gün sonra kontrol için çağrıldı. 19.12.2012 tarihinde bulguları hafif artmış olarak geldi. Kendilerine tekrar kortizon tedavisi başlama gereği anlatıldı, ancak istememeleri üzerine kortizon olmayan antienflamatuar ilaç ve göz pomadı tedavisi başlandı ve akupunktur uygulandı, 2 gün sonra kontrol için çağrıldı. 21.12.2012 tarihinde kontrole geldi. Kortizon tedavisi gerektiği tekrar söylendi. Hasta kortizon hapı kullanmak istemedi ancak ısrarım üzerine bir kez damar yolu ile kortizon verilmesini kabul etti ve serum içinde kortizon verildi, ağızdan hap olarak idame kortizon tedavisini kabul etmedi, akupunktur uygulandı, 2 gün sonra kontrole çağrıldı. 24.12.2012 tarihinde kontrole geldi. Ağrısının artması üzerine Kulak Burun Boğaz uzmanı konsültasyonu istendi, normal olarak değerlendirildi. Halen kortizon kullanmak istemeyen hastaya tekrar kortizon olmayan antienflamatuar ilaç verildi, akupunktur uygulandı. 2 gün sonra kontrole çağrıldı ancak hasta daha sonraki günlerde kontrole gelmedi” hususu hukuken kanıtlandığı takdirde ilgili kişinin tedavisi ile ilgili hekime atfı kabil kusur ya da ihmal bulunmadığı oy birliği ile mütalaa olunur.” şeklinde görüş verilmiştir.

Yargıtay Kararı

Yargıtay İlgili Dairesi kararında, şüpheye yer bırakmayacak şekilde sanığın kortizon tedavisini önerip önermediği ve katılanın da bunu reddettiği tespit edilememekle beraber rapor içeriğinden de anlaşıldığı üzere yüz felci olgularının birçoğunda nedeninin tespit edilemediği, bu olguların %70’inin ilk 1 (bir) ay içinde sekelsiz iyileştiği, geri kalanlarda ise her türlü tedaviye ve tıbbi gerekliliklerin yerine getirilmesine rağmen fonksiyonel bozuklukların geçici yada kalıcı olarak görülebileceği, özellikle idiopatik (nedeni tespit edilemeyen) fasial paralizi olgularında erken dönemde başlanan (ilk 24-48 saat) kortikosteroid olarak adlandırılan ilaç grubu ile antiviral ilaçların etkin olabileceğinin tıbben bilindiği, fakat sonuç yönünden tüm tıbbi gereklilikler yerine getirilse dahi tam iyileşme görülemeyebileceği, bu durumun hastalığın niteliğinden kaynaklandığı dolayısıyla kişiye uygun tedavi uygulandığı kabul edilse dahi hastanın tam olarak iyileşemeyebileceğine işaret edildiği, bunun da eylemle netice arasındaki illiyet bağını kestiği anlaşıldığından ilk derece mahkemesi tarafından sanık olan nöroloji uzmanı hakkında taksirle yaralama suçundan verilen beraat kararının hukuka uygun olduğunu belirtmiştir.

Hekimler ve diğer sağlık görevlileri, görevi ihmal ve taksirle yaralama suçu iddialarıyla ilgili olarak Sağlık Hukuku Avukatı Harun Karadağ ile iletişime geçebilirler.