Basit Yaralamada Savunma Nasıl Yapılır

Basit yaralamada savunma nasıl yapılır? Şüpheli veya sanık tarafından somut olay bağlamında ve mantıklı bir şekilde yapılacak basit yaralamada savunma onun beraat kararı almasını sağlayabileceği gibi hakkında meşru müdafaa (savunma) veya haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasına katkı sağlayabilecektir.

Bu nedenle basit yaralamada savunma yapılırken dosya kapsamında yer alan tüm deliller ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmeli ve lehe olabilecek tüm hususlar açık bir şekilde adli makamlar nezdinde ortaya konulmalıdır. 

Yazımızda öncelikle yaralama suçu hakkında genel bir takım bilgiler verilmiş ardından basit yaralamada savunma açısından Yargıtay içtihatları üzerinden hangi özellikle hangi hususlara dikkat edilmesi gerektiği açıklanmaya çalışılmıştır.

Yaralama Suçu ve Cezası

Mağdurun vücuduna acı veren, sağlığını ya da algılama yeteneğini bozan her türlü eylem kasten yaralama suçunu oluşturur. Bu anlamda yaralama eylemi, tekme, tokat, yumruk, iteleme, kulak çekme, sopa ile vurma, bıçaklama, tabancanın kabzası ile vurma gibi birçok yolla işlenebilir. Nitekim aşağıda belirtilen Yargıtay içtihatlarında da yaralama eyleminin çok çeşitli yollarla gerçekleştirilebileceği görülmektedir.

Sonucu itibariyle, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek yaralama suçları şikâyete tabidir ve 6 ay içinde şikayet hakkı kullanılmazsa, mağdurun bu hakkı ortadan kalkar.

Suçun nitelikli hallerinde ise durum farklıdır. Eğer yaralama, düzenlenen adli rapora göre, basit tıbbi müdahale giderilemeyecek düzeyde ise şikâyete tabi değildir ve zamanaşımı süresince şikâyet hakkı kullanılabilir. Bunun yanında, bu tür yaralama suçlarında, şikâyetten vazgeçilse dahi kamu davası devam eder. Örneğin, yaralama suçu silahla işlenmiş ise, şikâyetten vazgeçilse dahi dava açılır ve ceza verilebilir.

Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

Soyut İddia Dışında Başka Delilin Bulunmaması Yönünden Basit Yaralamada Savunma

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2019/22279 sayılı kararı, sanık … aleyhine herhangi bir teşhis ve beyan bulunmadığı, katılan …’in, kendisini yaralayan iş yeri sahibi ve çalışanlarının tamamından şikayetçi olduğuna dair soyut beyanı dışında sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair mahkumiyetine yeter delil bulunmadığı gözetilmeden, atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi yasaya aykırıdır.

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2020/15843 sayılı kararı, Sanık hakkında katılan …’i yaralamadan kurulan hüküm bakımından katılan hakkında Alanya Devlet Hastanesinin 10.07.2015 tarihli raporunda “sol yanakta hassasiyet” şeklinde sübjektif yakınma dışında bir yaralanma belirtilmediği, sanığın katılan … ile kavga ettiğini söylemesine rağmen yeğeni katılan …’e vurmadığını belirtmesi, katılan … ve babası katılan …’in soyut iddiası dışında sanığın katılanı yaraladığına ilişkin bir delil de bulunmadığı halde sanığın katılan …’e yönelik gerçekleştirdiği iddia edilen eylem bakımından beraati yerine yazılı şekilde cezalandırılmasına karar verilmesi yasaya aykırıdır.

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2020/18827 sayılı kararı,  Sanığın aşamalarda alınan savunmalarında üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği, görgüye dayalı bilgi sahibi tanığın olmadığı, uzman psikoli danışmanı bilirkişi M… S….’nin mahkemeye ibraz ettiği raporda, katılan … ile ilgili ekolali, takıntı, iletişim becerisi ve bellek bilgileri ve vücudundaki morlukların kendine yönelik zarar verici davranışlara yönelik olabileceğinin bildirildiği, katılanın vücudunda oluşan kızarıklıklar ile ilgili okul idaresince olaydan sonraki tarihlerde yapılan kontroller ile ilgili tutulan tutanak içeriklerine göre, katılan …’in soyut iddiası dışında, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğine dair sanığın mahkumiyetine yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi yasaya aykırıdır.

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2020/17590 sayılı kararı,  olaya ilişkin görgüye dayalı tanık anlatımının bulunmaması, sanığın üzerine atılı suçu kabul etmemesi ve katılanın 28.05.2010 tarihli kolluk beyanında sanığın azmettirdiğini tahmin ettiği kişilerin kendisini yaraladığını söylemesine karşın 31.05.2010 tarihli savcılık ifadesinde ise sanığın da kendisine vurduğunu belirtmesi karşısında, katılanın çelişkili ve soyut iddiası dışında sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi nedeniyle sanığın kasten yaralama suçundan beraati yerine, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi yasaya aykırıdır.

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2020/12015 sayılı kararı, Sanığın inkar içeren savunmasına, tanığın sanığın babası olan mağdura küfür ettiğini beyan etmesine ancak yaralamaya teşebbüs ettiğine dair beyanının bulunmamasına göre mağdurun soyut iddiası dışında mahkumiyet hükmü kurmaya yeterli, kesin delil elde edilemediği, sanık hakkında beraat hükmü verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde basit yaralamaya teşebbüs suçundan mahkumiyetine karar verilmesi yasaya aykırıdır.

Meşru Müdafaa (Savunma) Yönünden Basit Yaralamada Savunma

Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 2020/5645 sayılı kararı, sanıkların kendisine zarar vereceğinden korkan katılan sanık …’nun kendisini kabine kilitlediği, sanıkların kabin camını kırması üzerine kabin içinde eline geçen cam parçasıyla kabin kapısını açmaya çalışan katılan sanık …’ı yaraladığı anlaşılmakla, sanığın kendisine yönelik saldırıdan başka türlü kurtulma imkanı bulunmadığından, eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 25. maddesinde yazılı meşru müdafaa sınırları içerisinde kaldığının kabulünde zorunluluk bulunduğunun gözetilmemesi yasaya aykırıdır.

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2018/1554 sayılı kararı, Sanık …’in “diğer sanık … annem…’ye sopa ile vurdu, tekrar vurmasını engellemek için onu ittirdim” şeklindeki savunması ve anlatımı ile uyumlu dosya kapsamına göre, sanık … hakkında …’ü yaralama eylemi nedeniyle 5271 sayılı CMK’nin 223/2-d maddesi gereğince meşru müdafaa gerekçesiyle verilmiş beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiş, tebliğnamedeki bozma görüşüne iştirak olunmamıştır.

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2016/13052 sayılı kararı, Olay tarihinde nalburculuk yapan sanığın kamyonetiyle müştekinin de çalıştığı inşaata çimento götürdüğü, çimentonun nereye boşaltılacağını sormak için inşaatta yetkili kimseyi aradığı ancak bulamadığı, bunun üzerine yetkili bir kimseye ulaşmak maksadıyla inşaatın camlı bölmesine herhangi bir zarar ve ziyana sebebiyet vermeyecek şekilde taş attığı, camlı bölme içerisinde diğer işçi arkadaşlarıyla bulunan müştekinin sanık ile taş atma nedeniyle tartıştığı, aşamalarda değişmeyen istikrarlı sanık savunmaları ile bu savunmaları doğrulayan tanıklar anlatımlarına göre, müştekinin inşaattan aşağı inerek elinde bulunan demir çubukla sanığa yönelik saldırıya geçtiği sanığın da eline geçirdiği çakı ile kendisini savunduğu, bu esnada müştekinin yaralandığının anlaşıldığı olayda ,sanığın üzerine atılı kasten yaralama suçunu meşru savunma şartları altında gerçekleştirmesi nedeniyle hakkında 5237 sayılı TCK’nin 25/1 ve 5271 sayılı CMK’nin 223/2-d maddeleri uyarınca beraat kararı verilmesi gerekirken yasaya aykırıdır.

Haksız Tahrik Yönünden Basit Yaralamada Savunma

Türk Ceza Kanunu’nda, tahriki oluşturan eylem, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilip, sanığın iradesine etkisi göz önünde bulundurulmak suretiyle, maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda cezasından indirim yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Karşılıklı tahrik oluşturan eylemlerin varlığı hâlinde, fail ve mağdurun biri diğeri yönünden tahrik oluşturan bu haksız davranışları birbirlerine oranla değerlendirilmeli, öncelik-sonralık durumları ile birbirlerine etki-tepki biçiminde gelişip gelişmediği göz önünde tutulmalıdır. Bunun yanında, ulaştıkları boyutlar, vahamet düzeyleri, etkileri ve dereceleri gibi hususlar dikkate alınmalı, buna göre; etki-tepki arasında denge bulunup bulunmadığı gözetilerek, failin başlangıçtaki haksız davranışına gösterilen tepkide aşırılık ve açık bir oransızlık saptanması hâlinde, failin haksız tahrik hükümlerinden yararlandırılması yoluna gidilmelidir.

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2011/7219 sayılı kararı, Sanığın, mağdur V. R. ve yanında bulunanların kendisine saldırıp, yaralamaları üzerine eylemi gerçekleştirdiğini savunmasına ve hakkındaki adli rapora göre, savunmanın doğruluğu araştırılıp, sonucuna göre sanık lehine haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının kararda tartışmasız bırakılması yasaya aykırıdır.

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2019/3258 sayılı kararı, Olay günü sanık …’in kayısı toplama işi için bulunduğu … Köyü’nde, nakil işi yapan müşteki …’nın kamyona yüklenmek üzere hazırlanan kova içerisindeki kayısılara baktıktan sonra beğenmeyerek “anasını sinkaf ettiğim kayısıların büyüklerini toplayın, düzgünlerini seçin” şeklinde küfür ettiğinin tanıklar … ve …’in beyanları ile anlaşılması karşısında, üzerine atılı kasten yaralama suçunu haksız tahrik altında işlediği anlaşılan sanığın TCK’nin 86/1 ve 87/1-d maddeleri uyarınca belirlenen cezasında TCK’nin 29. maddesi uyarınca asgari oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle sanığa fazla ceza tayini yasaya aykırıdır.

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2011/8679 sayılı kararı, Sanığın, K. X. B.‘ın makas ile kendisini basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek şekilde yaralaması üzerine bıçak ile mağduru yaraladığı olayda, sanık lehine haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışmasız bırakılması yasaya aykırıdır.

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2011/8834 sayılı kararı, Sanık savunmasında, mağdurların oğulları ve eşi olduğunu evde otururken oğullarına ipsiz sapsız geziyorsunuz diyerek kendilerini uyarmaları üzerine oğullarının def ol git diyerek üzerine bıçakla yürümeleri üzerine olayın başladığı belirtmesi karşısında, haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasının gerekip gerekmediğinin kararda tartışmasız bırakılması yasaya aykırıdır.

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2017/13853 sayılı kararı, Taraflar ile aileleri arasında süregelen ve adli soruşturmaya konu olan kasten yaralama olayları nedeniyle tarafların karakola geldikleri sırada, sanığın müşteki …’ı sopa ile kovalaması şeklinde gerçekleşen olayda, sanığın kasten yaralamaya teşebbüs suçunu haksız tahrik altında işlediğinin anlaşılması karşısında, cezasında TCK’nin 29. maddesi uyarınca haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerekliliğinin gözetilmemesi yasaya aykırıdır.

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2011/9295 sayılı kararı, M. K.’ın soruşturma evresindeki ifadesinde sanık K. Ç.’ın daha önceden kafasına demirle vurup kendisini yaralamasından dolayı husumetli bulunduklarını savunmasına göre, savunmanın doğruluğu sanık M. K.’ın göstereceği tanıklar dinlenip, varsa bu olayla ilgili dava dosyası getirtilip, incelenmek suretiyle araştırılarak sonucuna göre sanık lehine haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının kararda tartışılması gerektiğinin düşünülmemesi yasaya aykırıdır.

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2015/34801 sayılı kararı, Oluşa ve dosya içeriğine göre, sanığın müştekilerin kendisine hakaret etmesinden duyduğu kızgınlıkla, üzerine atılı kasten yaralama suçunu işlediği savunmasına rağmen, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmaması yasaya aykırıdır.

Basit yaralamada savunma açısından, emniyet ve jandarma gibi kolluktaki işlemlerden, Cumhuriyet savcılığı tarafından yürütülen soruşturma aşamasına ve tüm yargılama süreçlerinde, gerek şüpheli ve sanık, gerekse mağdur yönünden hak kaybı yaşamamaları adına yasal haklarının savunulması açısından tecrübeli ceza avukatının hukuki yardımı çok önemlidir.

Basit yaralamada savunma ilgili her türlü hukuki probleminizde Ceza Avukatı Harun Karadağ ile iletişime geçebilirsiniz.