Hakaret Tazminat Davası ve Sağlık Hukuku Boyutu

Hakaret, bir kimseye somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi veya genel ve soyut nitelikteki söz ve davranışlarla kişinin şeref ve saygınlığının zedelenmesi olarak tanımlanabilir.  Hakarete maruz kalan kişi savcılığa suç duyurusunda bulunabileceği gibi, bu eylem nedeniyle hakaret tazminat davası da açabilir.

Hakaret suçunun takibi normalde şikâyete bağlıdır. Ancak kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçu şikâyete tabi değildir. Savcılık makamı, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçunun işlenmesinden haberdar olursa kendiliğinden soruşturma başlatır.

Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa göre, kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen hakaret suçunda ceza yarı oranında artırılır ve hapis cezasının ertelenmesi hükmü uygulanmaz.

Hangi sözlerin hakaret suçunu oluşturacağı kanunda tek tek sayılmamıştır. Kanında sadece kişilerin onur, şeref veya saygınlığını rencide edecek söz ve eylemlerin hakaret sayılacağı belirtilmiştir.

Bunun yanında, kaba ve nezaketsiz söz ve davranışlar ya da beddua niteliğindeki söylemler hakaret suçunu oluşturmaz.

Bu yazımızda, hakaret eyleminin cezai boyutundan ziyade, sağlık hukuku bağlamında hakaret tazminat davası nasıl açılır? Hakaret tazminat davası konusunda Yargıtay kararları nelerdir? Hakaret tazminat davasında tazminat miktarı nasıl belirlenir? sorularına cevap vermeye çalışacağız.

Hakaret Tazminat Davası Ne Anlama Gelir?

Kişilerin şerefi, onuru, itibarı, özel hayatlarının gizliliği gibi tüm değerler kişilik haklarını oluşturur. Kişilerin şeref ve haysiyetlerine yönelik hukuka aykırı eylemler birçok şekilde görülebilir. Bir kimse hakkında temelsiz ithamlarda bulunmak, asılsız iddiaları başka kişilere iletmek, iftira ve hakarette bulunmak, şeref, onur ve itibara yönelmiş hukuka aykırı eylemler olarak kabul edilmektedir.

Mobbing (iş yerindeki psikolojik taciz) kişilik haklarının ihlaline neden olan diğer bir saldırı durumudur. 

Eleştiri amacıyla yapılan açıklamalar hukuka aykırı eylem niteliğinde değildir. Ancak yanlış bir izlenim oluşturma amaçlı yapılan eleştiriler kişilik haklarına saldırı sayılmaktadır.

Özellikle teknolojideki ilerlemeler, buna bağlı olarak insanların birbirleri ile olan iletişimlerindeki artış ve internet kullanıcılığının (sosyal medya araçlarının) geniş kitlelere yayılmasıyla birlikte kişilik hakkı ihlallerinin sayısının hızla arttığı görülmektedir.

Kişilik haklarının zarar gördüğü iddiasında olanlar, açacakları davalar ile kişilik haklarına yönelik saldırıya son verilmesini, saldırı tehlikesinin önlenmesini ve saldırının hukuka aykırılığının tespitini sağlayabilirler.

Kişilik hakları saldırıya uğrayanların başvurabilecekleri diğer yöntem ise maddi ve manevi tazminat davası açmaktır.

Hakaret nedeniyle maddi tazminat davası ile malvarlığında bir eksilme meydana gelmiş ise bu zararın giderilmesi; hakaret nedeniyle manevi tazminat davası ile ise kişilerin yaşadığı üzüntü ve yıpranmanın yol açtığı manevi zararların giderilmesi sağlanmaya çalışılır. Kişilik hakkına yönelik hukuka aykırı bir saldırıya maruz kalan kişilerin, bu saldırı dolayısıyla şiddetli bir üzüntü ya da utanç duydukları kabul edilmektedir.

Hakaret tazminat davası açısından daha ziyade manevi tazminat gündeme gelmektedir. Ancak hakarete uğrayan kişinin bu eylem neticesinde maddi bir zararı oluşmuş ise elbette maddi tazminat talep etme hakkı da bulunmaktadır.

Hakaret Tazminat Davası Nasıl Açılır?

Hakaret tazminat davası açısından görevli mahkeme talep edilen tazminat miktarına göre belirlenmektedir. Ancak paranın alım gücü düşünüldüğünde daha ziyade asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu söylemek mümkündür.

Hakaret tazminat davası yönünden yetkili mahkeme hangisidir? Bu hususta davalının ikametgâhında bulunan mahkemelerde maddi ve manevi tazminat davası açabileceği gibi haksız fiilin (hakaretin) işlendiği yer mahkemesinde veya davacının yerleşim yeri mahkemesinde dava açma imkânı bulunmaktadır.

Hakaret Tazminat Davasında Harç Yatırmak Zorunlu mu? Maddi ya da manevi tazminat davalarında dava dilekçesi ile birlikte, istenilen tazminat miktarına göre, harç yatırılması zorunludur.

Maddi tazminat davalarında ilk olarak küçük bir meblağ üstünden dava açılabilir. Bilirkişi zararı hesapladıktan sonra bu miktar yönünden harç tamamlanabilir. Böylece fazla harç yatırma riski ortadan kalkar.

Manevi tazminat davalarında ise gerçekçi bir rakam talep edilmelidir. Zira istenilen miktara göre harç yatırılması gerekmektedir. Manevi tazminat davasında istenilen miktar sonradan yükseltilemez.

Hakaret Nasıl İspat Edilebilir?

Hakaret eyleminin ispatını birçok yolla sağlamak mümkündür. Hakaret, mektup, sms, whatsapp, e-posta ya da sosyal medya araçları üzerinden yazılı şekilde yapılmışsa olayı delillendirmek biraz daha kolaydır. Bunun yanında güvenlik kamerası kayıtları veya tanık beyanları da ispat açısından önemli argümanlardır.

Burada gizli çekilmiş ses veya kamera kayıtları delil olur mu? sorusu akla gelmektedir. Normal olarak, kişinin rızası olmadan alınan ses ya da görüntü kayıtları hukuka aykırı delil kabul edilmekte ve delil olarak adli makamlara sunulamamaktadır. Bunun yanında, Yargıtay, ani gelişen durumlarda karşı tarafla yapılan konuşmaların kayda alınmasının hukuka uygun olduğunu ve delil olarak kullanılabileceğini söylemektedir. Yargıtay’a göre, gizli  ses ve görüntü kaydının zorunlu bir önlem niteliğinde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu itibarla, faili kışkırtarak, tuzağa düşürerek, elde edilen ses ve görüntü kayıtları hakaret tazminat davası açısından delil olarak kullanılamaz

Hakaret Tazminat Davası Miktarı Nasıl Belirlenir?

Kişilik haklarınız saldırıya uğramış ise istediğiniz miktarı talep edebilirsiniz Ancak hakim, manevi tazminatın tutarını hakkaniyet ilkesi gözeterek belirler. Tazminat miktarının belirlenmesinde her olayın kendine mahsus şartları değerlendirilir. Yargıtay içtihatlarına göre, hakim hakaret tazminat davasında manevi karar verirken;

*Hakarete maruz kalan ve kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve kusuru bulunup bulunmadığını,

*Hakaret eden ve kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu,

*Her iki tarafın toplum içindeki statüsünü,

*Ülkenin ekonomik koşullarını ve paranın satın alma gücünü göz önünde bulundurarak bir miktar belirler.

Burada önemli olan, kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminatın makul bir oranda belirlenmiş olmasıdır. Dolayısıyla hakaret tazminat davası yönünden belirlenen miktarı bir tarafın zenginleşmesine yol açmamalıdır.

Maddi tazminatın belirlenebilmesi için, kişilik haklarının saldırıya uğraması nedeniyle oluşan maddi zarar, belgeleriyle ortaya konulmalıdır. Mahkeme deha sonra belirleyeceği bilirkişiye hesaplama yaptırır ve bu rakam üzerinden karar verir.

Hakaret Tazminat Davası Talebine İlişkin Yargıtay Kararları

Maddi ve manevi tazminat davasına bakacak olan mahkemeler, hakaret eylemi neticesinde bir ceza yargılaması da devam etmekte ise olayın gerçekten yaşanıp yaşanmadığını belirlemek için ceza davasının sonucunu beklerler.

Bunun yanında hakaret nedeniyle başlamış bir ceza davası yoksa bu durum tazminat davasında karar verilmesine engel değildir.

Ceza mahkemesi hakaret olduğu iddia edilen söz ve davranışın gerçekleştiğini tespit etmekle birlikte bunların kaba ve nezaketsiz söz olması karşısında beraat kararı verebilir. Hakaret tazminat davasına bakan mahkeme ise, ceza mahkemesi kullanılan sözün suç teşkil etmediğine karar verse dahi, davacının kişilik haklarının zarara uğradığı kanaatine ulaşırsa tazminat talebini kabul edecektir.

Yargıtay birçok kararında kullanılan ifadeler nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğine ve manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018/863 sayılı kararında, hemşire olarak sağlık ocağında görev yapan davacıya, aynı yerde doktor olarak görevli olan davalının “edepsiz, kaşarlanmış, densizleşmiş” sözleri ile hakaret ettiği olayı incelemiştir. Doktor, kamu görevlisine hakaret suçundan cezalandırılmıştır. Davacı hemşire manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Yargıtay’a göre, davaya konu ve davalı tarafından söylendiği belirtilen sözler bütün olarak değerlendirildiğinde davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eder mahiyettedir. Bu nedenle, davacı yararına uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmelidir.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018/553 sayılı kararında, Pataloji Bölümünde Uzman Doktor olarak görev yapan davacıya kendisi tarafından takip edilen bir hasta hakkında görüşmek için aynı hastanede görev yapan davalı doktor tarafından yapılan hakaret eylemi incelenmiştir. Davalı doktor, davacı doktora bağırarak “muhbir, ispiyoncu” demiş, davacı doktor davalıya cevap vermeden odadan çıkmasına rağmen, davalı doktor arkasından gelmiş ve hastane koridorunda da bağırarak “Bu ispiyoncuyu benden uzak tut, al götür burdan” diyerek hakaret etmiştir. Davalı, ceza mahkemesinde hakaret suçu nedeniyle yargılanarak mahkum olmuştur. Davacı, ceza davası sonrasında manevi zararının giderilmesi isteminde bulunmuştur. Mahkemece, davalının davacıya söylediği sözlerin hakaret içeren sözler olduğu ve kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Yargıtay, manevi tazminat talebi yönünden kararı onamıştır.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/7887 kararında,  Davacı doktor, acil servisteki bir hastasının sağlık durumunun kritik olması nedeni ile hastayı paramedik ekip eşliğinde özel bir hastaneye sevk etmiştir. Hastanın sevkini gerçekleştiren paramedik ekip görevlisi olan davalı, hastane telefonunu arayarak kendisine ”bu işi bilmiyorsanız yapmayın, hastaya morfin bile vermişsin, kafana göre doktora sormadan tedavi etmişsin” şeklinde ifadeler kullanmıştır. Davacı doktor kişilik haklarının saldırıya uğradığını belirterek manevi zararının tazminini istemiştir. Yargıtay, davalının davacıya karşı söylediği sözlerin, doktor olan davacının teşhis ve tedavi yöntemini eleştiren sözler mahiyetinde olduğunu ve davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığına karar vermiştir.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/3586 kararında,  Plastik ve rekonstrüktif cerrahi olan davacı, ulusal çapta yayın yapan bir dergide “karın fıtığı tanısıyla göğüs estetiği yapmış” başlıklı haber yapılarak basın yoluyla hakaret edildiğini, dahası haber alt kısmına resmi konularak “sahtekar doktor …” ibaresine yer verildiğinden bahisle kişilik haklarının saldırıya uğradığını belirterek manevi tazminat talep etmiştir. Mahkemece, dinlenen tanık beyanlarında davacının bu eylem nedeni ile manevi olarak büyük bir elem ve ızdırap içerisine düştüğü anlaşıldığından istemin kısmen kabulüne karar verilerek davacı lehine manevi tazminata hükmedilmiştir.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2020/2260 kararında, aynı üniversitede farklı bölümlerde yardımcı doçent doktor kadrosunda çalışan davacılar, davalının bir sosyal paylaşım sitesinin mesajlaşma uygulamasından çeşitli tarihlerde yaklaşık 134.000 adet mesaj gönderdiğinden bahisle, Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunmuşlardır. Mesaj içerikleri cinsel içerikli olup hakaret ve tehdit unsurlarını barındırmaktadır. Davacılar ayrıca kişilik haklarına saldırı oluştuğunu belirterek uğranılan manevi zararın davalıdan tazmini isteminde bulunmuşlardır.  Yargıtay, tarafların konumu, kullanılan ifadelerin ağırlığı ve mesaj sayısının 134.000 adet olduğu gözetildiğinde davacı taraf yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı az olması nedeniyle kararın bozulmasına karar vermiştir.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018/5182 sayılı kararında, davacının, doğum için acilen davalı doktorun görev yaptığı hastaneye götürüldüğü anlaşılmaktadır. Davacı, davalı doktorun doğumhaneye geldiğinde kendisine hakaret ettiğini ve tokat atmak suretiyle yaraladığını iddia etmiştir. Yapılan ceza yargılama neticesinde doktor  kasten yaralama suçundan cezalandırılmış ancak hakkındaki hükmün açıklanması geri bırakılmıştır. Davacı, davalının bu haksız eylemi nedeniyle manevi olarak zarar gördüğünü belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

Yargıtay burada, davacının doğum sırasında doğumun sağlıklı şekilde gerçekleşmesini engelleyebilecek davranışlarda bulunması üzerine davalı doktorun davacıyı teskin edebilmek için anılan fiili gerçekleştirmesi nedeniyle davalıya izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığından bahisle davacının manevi tazminata yönelik isteminin reddine karar vermiştir.

ÖZETLE, hekimler ve diğer sağlık çalışanlarının günden güne artan yoğunlukta fiziksel ve sözlü şiddet eylemlerine maruz kaldıkları herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Sağlık çalışanlarının bu tarz eylemler karşısında sessiz kalmayıp hukuki yolları kullanmaları şiddet olaylarının tekrarının önüne geçilmesi adına önemli bir adımdır.

Kişilik hakları hakaret nedeniyle saldırıya uğrayan hekim ve sağlık görevlileri hem savcılığa yapacakları suç duyurusu hem de hukuk mahkemelerinde açacakları hakaret tazminat davası ile haklarını arama imkanına sahiptirler.

Cezaların caydırıcılığı konusunda ciddi şüphelerin olduğuna dair yerleşik kanı karşısında ekonomik koşullar da nazara alındığında ceza davası yanında hakaret tazminat davası yoluna müracaat etmek makul bir yol olacaktır.

Hekimler ve sağlık görevlileri hakaret nedeniyle açmak istedikleri ceza veya tazminat davaları yönünden Sağlık Hukuku Avukatı Harun Karadağ ile iletişime geçebilirler.