Yazımızda, hatalı sünnet ve hekimin sorumluluğu konusu örnek Yargıtay kararları üzerinden inceleme konusu yapılacaktır.
Sağlık ceza hukukunda malpraktise yönelik en fazla karşılaşılan suç tiplerini, hekimlerin taksirle yaralama suçu ve görevi ihmal suçuna ilişkin iddialar oluşturmaktadır.
Hekimler ve yardımcı sağlık personelinin işledikleri iddia olunan, taksirle yaralama ve görevi ihmal suçlarının kapsamına, unsurlarına ve cezalarına ilişkin daha önceki yazılarımızda ayrıntılı bilgi verilmişti. Linkler üzerinden bu bilgilere erişim sağlanabilir.
Bu yazımızda ise konuya daha spesifik yaklaşılarak hatalı sünnet ve hekimin sorumluluğu örnek Yargıtay kararları baz alınarak yargı makamlarının konuya bakış açısı aktarılmaya çalışılacaktır.
Dosyanın Adli Tıp Kurumu Genel Kuruluna Gönderilmesi Gerektiğine Yönelik Hatalı Sünnet Ve Hekimin Sorumluluğu Örnek Yargıtay Kararları
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2021/257 sayılı kararı,
Olayın Seyri
Sanığın Özel … Hastanesinde genel cerrahi uzmanı olarak görev yaptığı, olay tarihinde yaşı küçük katılanın sünnet operasyonunu gerçekleştirdiği ve hatalı cerrahi işlem nedeniyle basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde taksirle yaraladığı iddiası ile kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Adli Raporlar
…… Üniversitesi öğretim üyeleri ve adli tıp uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetinin 24.01.2014 tarihli raporunda; Uz.Dr….’in; …’nda ‘gömük penis, penis derisinde yapışıklıklar, bu yapışıkların açılması sırasında penis derisinde ödem ve beslenme bozukluğu’ saptamasına, dolayısı ile artmış riske rağmen acil olmayan girişimi gerçekleştirdiği, gerek normal olmayan anatomik yapı gerekse yapışıkların açılması sırasında oluşan ödem nedeniyle greft konulma ihtiyacı doğuracak şekilde penis derisini fazla aldığı, dolayısı ile yukarıda C2, C4, C5. maddelerde vurgulanan gerekçeler doğrultusunda dikkat ve özen yükümlülüğünü tam ve eksiksiz olarak yerine getirmediği, kusurlu olduğu kanaatini bildirilmiştir.
Yargılama aşamasında İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun 2.İhtisas Kurulundan rapor alındığı, küçüğün 09.10.2015 tarihinde Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulunca yapılan muayenesinde; “…penil şaft ile glans penis ayırımının net olarak gözlemlenemediği, glansın üzeri ve dorsali boydan boya skar dokusu ile kaplı olduğu, mea gözlenemediği, ventraldeki orifisten idrarını yaptığının söylendiği, sol kalça üzerinde ve sol uyluk dış yanda greft alındığı ifade edilen yerde 5×5 cm.lik ciltle aynı seviyede ve renkte skar olduğunun tespit edildiği, hastanın Adli Tıp Kurulu 2.İhtisas Kurulunca yapılan muayenesinde tespit edilen bulguların (penil şaft ile glans penis ayırımının net olarak gözlemlenememesi, glansın üzeri ve dorsali boydan boya skar dokusu ile kaplı olması, meanın gözlenememesi, ventraldeki orifisten idrarını yaptığının belirtilmesi) hatalı cerrahiden ziyade dolaşım (kanlanma) bozukluğu sonucu gelişebileceği kanaatine varıldığı ve bu durumun sünnet işleminin bir komplikasyonu olarak kabul edilmesi gerektiği, tıbbi belgelerde sünnet işlemi sırasında koter kullanılıp kullanılmadığı, kullanılan lokal anesteziğin cinsi ve uygulanan teknikle ilgili bilgi mevcut olmadığı, bu nedenle ortaya çıkan sonucun cerrahi işlem kusurundan mı, yoksa sünnet işleminin bir komplikasyonu olan dolaşım bozukluğu sonucu mu geliştiğinin ayırımının tıbben yapılamadığı” şeklinde tespitlere yer verilmiştir.
Yargıtay Kararı
Maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi açısından raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve sanığın kusur durumunun tereddütte mahal vermeyecek şekilde tespiti için, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulu raporunda bahsedilen eksik hususlar giderildikten sonra dosyanın, Adli Tıp Genel Kuruluna gönderilerek yeniden rapor alınması gerektiği gözetilmeksizin, eksik inceleme ile sanık hakkında taksirle yaralama suçundan beraat kararı verilmesi yasaya aykırı görülmüştür.
Beraat Kararının Bozulduğu Hatalı Sünnet ve Hekimin Sorumluluğu Örnek Yargıtay Kararları
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2019/12106 sayılı kararı,
Olayın Seyri
Katılanların iki yaşından küçük olan oğulları …’in 26/3/2011 tarihinde Özel …. Hastanesinde radyoloji uzmanı tarafından yapılan radyolojik incelemesinde; mağdur …’in sol testisinin normal durumda olduğu, sağ testisinin ise skrotumda bulunmadığının tespit edildiği, uzman doktor tarafından yapılan muayenede ise mağdurun sağ testisinin inmemiş olduğunun tespit edildiği, bunun üzerine Kocaeli …… Hastanesinde Profesör ünvanıyla çocuk cerrahisi Uzmanı olarak görev yapan sanık …’a inmemiş sağ testis şikayetiyle gittikleri, sanığın yapmış olduğu fiziki muayene neticesinde, 21.05.2011 tarihinde sol inmemiş testis ve inguinal herni tanısı ile çocuk cerrahisi tarafından yatırıldığı, aynı gün ameliyata alındığı ve orkidopeksi + inguinal fıtık onarımı ve sünnet işleminin yapıldığı, ameliyat notunda; “GAA sol inguinal keşiyle girildi, eksternal oblik fasia açıldı, sol testis süperfisyel inguinal poşda bulundu serbestleştirildi, herni kesesi bulundu diseke edildi. Yüksek ligasyon yapıldı, testis skrotuma tespit edildi, katlar uygun kapatıldı, sünnet yapıldı.” kayıtlı olduğu, anestezi izlem formunda “inmemiş testis + sağ inguinal herni” tanı olarak yazıldığı, ameliyat sonrası bilgi ve değerlendirme formunda “inmemiş testis + sağ inguinal herni” tanı olarak yazıldığı, ameliyathane hasta güvenliği kontrol formunda “inmemiş testis + sünnet” tanılarının yazıldığı, küçüğün babasından alınan onam formunda sol orşiopeksi + yüksek ligasyon + sünnet” tanılarının yazılı olduğu, ameliyat sonrası takipleri yapılan hasta aynı gün taburcu edildiği, ameliyattan sonra 18.06.2011 tarihinde mağduru kontrol için götürdüklerinde sanıığın sağ inguinal herni tanısını koyması üzerine, mağdurun ailesinin sanıktan şüphelenerek mağduru ….. Sağlık Merkezine götürdükleri, burada 22.06.2011 tarihinde sağ inmemiş testis tanısı ile yatırıldığı, aynı gün ameliyata alındığı ve sağ yüksek ligasyon + orşidopeksi yapıldığı, katılanların, Özel ….. Hastanesi Radyoloji Uzmanı tarafından yapılan radyolojik incelemede; mağdur …’in sol testisinin normal durumda olduğu, sağ testisinin ise skrotumda bulunmadığının tespit edilmiş olması, sanık tarafından ameliyat öncesi tanzim edilen 05.05.2011 tarihli özel sağlık sigortası hasta bilgi formunda da planlanan tedavinin “sağ inguinal herni ve inmemiş testis fimozis, sol testis yerinde” olarak tespit edilmesine rağmen sanık tarafından gerçekleştirilen ameliyatta mağdurun normal olan sol testisini ve olmayan sol kasık fıtığının ameliyat edilmesi nedeniyle şikayetçi oldukları, sanığın savunmasında, mağdur küçüğün inmemiş sağ testis teşhisiyle tarafına yönlendirildiğini ancak yaptığı fiziki muayenede çocuğun sol testisinin inmediğini ve bu tarafında fıtık bulunduğunu tespit ettiğini ancak formları doldururken sehven teşhisin sağ testiste yapıldığını yazdığını belirttiği anlaşılmaktadır.
Adli Raporlar
3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından tanzim edilen 09.07.2012 tarihli raporda; “ultrasonografi raporlarında sağ inmemiş testis rapor edilmekle birlikte kesin tanı fiziki muayeneyle konulabileceği onama formunda sol inmemiş testis yazılı olduğu ve ailenin bu ameliyata onay verdiğinin anlaşıldığı, ameliyat edildikten sonra geriye dönük tanının konulamayacağı ve yorum yapılamayacağı, yapılan işlemin tıp kurallarına uygun olduğunun kabulü gerektiği ancak usg rapor ve diğer ameliyat bulguları sağ tarafta inmemiş testis tanısını desteklemekte olduğu, bu konu ailenin bilgilendirilip tedavinin planlanmış olması gerektiği, bu yapılmadan tek taraflı (sol) ameliyatın yapılması tıp kurallarına uygun olmadığı” şeklinde belirtilmiştir.
Adli Tıp Genel Kurulundan oyçokluğu ile alınan 14.08.2014 tarihli raporda ise “Küçüğe yapılan ilk scrotal ultrasonografide elde edilen bulgular ameliyat olduğu özel Hastanede düzenlenen tıbbi belgeler ve ilk ameliyatından yaklaşık 1 ay sonra gerçekleştirilen diğer tetkikleri ve ameliyat notu dikkate alındığında küçükte sol testisin normal scrotal konumunda bulunduğu, sağ inmemiş testis mevcut olup, “küçüğe” Prof. Dr. … tarafından sağ inmemiş testis yönünden operasyon gerçekleştirilmesi gerekirken yanlış taraf cerrahisi olarak nitelendirilen sol testise yönelik ameliyat yapıldığının anlaşıldığı, bu hususun özen eksikliği olduğu, çocuk cerrahisi uzmanı Prof. Dr. …’ın bu yönden kusurlu bulunduğu oy çokluğu ile mütalaa olunur.” şeklinde belirtilmiştir.
Yargıtay Kararı
Yargıtay’a göre, sanığın kusurlu kabul edilerek atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, doktorun uzmanlığına ve hasta yakınlarının ameliyattan bir süre sonra müracaata bulunmalarına atfen sanığın sorumluluğunun bulunmadığına yönelik 02.07.2015 tarihli hatalı bilirkişi heyet raporu hükme esas alınarak, sanığın beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırıdır.
Beraat Kararının Onandığı Hatalı Sünnet ve Hekimin Sorumluluğu Örnek Yargıtay Kararları
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2018/6073 sayılı kararı,
Olayın Seyri
Sanığın Özel …… Hastanesi’nde genel cerrahi uzmanı olarak çalıştığı, 5 yaşında …’nin sünnet operasyonunu genel anestezi altında yaptığı olayda mağdur çocukta operasyon sonrası enfeksiyon geliştiği ve çocuğun basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığı görülmektedir.
Adli Rapor
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulunun 28/04/2014 tarihli raporunda, “Dosya kapsamı ve küçüğün kurulumuzda yapılan muayenesinde tespit edilen bulgular dikkate alındığında; “Sünnet alanında enfeksiyon geliştiği ve bu enfeksiyona sekonder olarak doku defektli alan oluştuğu, yaranın penil derinin glansın proksimal sırt kısmını bir miktar örtecek şekilde iyileşmiş olduğunun anlaşıldığı, sünnet operasyonu sonrasında oluşabilecek komplikasyonlardan birinin yara yeri enfeksiyonu olduğunun tıbben bilindiği, ortaya çıkan bu durumun gösterilecek özen ve dikkate rağmen kusur izafe edilemeyen bir komplikasyon olarak değerlendirildiği cihetle, şikayet edilen hekime atfı kabil ihmal ya da kusur tespit edilmediği,” mütalaa edilmiştir.
Yargıtay Kararı
İlk Derece mahkemesi tarafından sanık hakkında taksirle yaralama suçundan verilen beraat kararının onanmasına karar verilmiştir.
“Hatalı sünnet ve hekimin sorumluluğu” konusu ile ilgili olarak Sağlık Hukuku Avukatı Harun Karadağ ile iletişime geçebilirsiniz.