KASTEN YARALAMA SUÇU VE CEZASI

TCK’nın 86/1 maddesine göre, kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

TCK’nın 87. maddesinde ise kasten yaralama suçu neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerine yer verilmiştir.

Hangi Eylemler Kasten Yaralama Suçu Kapsamında Sayılır?

Mağdurun vücuduna acı veren, sağlığını ya da algılama yeteneğini bozan her türlü eylem kasten yaralama suçunu oluşturur. Bu anlamda yaralama eylemi, tekme, tokat, yumruk, iteleme, kulak çekme, sopa ile vurma, bıçaklama, tabancanın kabzası ile vurma gibi birçok yolla işlenebilir. Nitekim aşağıda belirtilen Yargıtay içtihatlarında da yaralama kasten yaralama suçunun çok çeşitli yollarla gerçekleştirilebileceği görülmektedir.

Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 16.11.2021 tarihli kararına göre, sanığın mağdurlara yönelik, farklı tarihlerde gerçekleşen, tokat ile yüzlerine ve enselerine vurma biçiminde gerçekleşen eylemi kasten yaralama suçunu oluşturur.

Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 31.05.2021 tarihli kararına göre, taraflar arasında çıkan tartışma sırasında sanığın katılanı evin önünden uzaklaştırmak için ittirmesi kasten yaralama suçu oluşturur.

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 10.02.2015 tarihli kararına göre, sanığın sevk ve idaresindeki araçla önceye dayalı husumeti bulunan müşteki ve kızını yolun karşısına geçmeye çalışırken görerek araçla hızlı bir şekilde çok yakınlarından geçmesi kasten yaralamaya suçuna teşebbüs oluşturur.

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 30.05.2019 tarihli kararına göre, sanığın, katılanın kulağını çekmek suretiyle, kasten yaralama suçunu işlediği anlaşılmıştır.

Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 23.12.2021 tarihli kararına göre, şüphelinin müştekinin yüzüne yumrukla vurduğu, müştekinin dengesini kaybederek bakkal dükkanının cam çerçevesine çarparak cam ile birlikte yere düştüğü, müşteki yerde iken şüphelinin müştekiye tekme ile ve bir cisimle vurarak yaraladığı anlaşılmıştır.

Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 20.01.2021 tarihli kararına göre, sanığın üzerinde taşıdığı tabanca ile mağdurun ayak dibine doğru bir el ateş edip, silahın kabzası ile mağdura vurmak suretiyle basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaraladığı anlaşılmıştır.

Kasten Yaralama Suçunda Şikâyet Süresi Ne Kadardır

Sonucu itibariyle, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek yaralama suçları şikâyete tabidir ve 6 ay içinde şikayet hakkı kullanılmazsa, mağdurun bu hakkı ortadan kalkar.

Suçun nitelikli hallerinde ise durum farklıdır. Eğer yaralama, düzenlenen adli rapora göre, basit tıbbi müdahale giderilemeyecek düzeyde ise şikâyete tabi değildir ve zamanaşımı süresince şikâyet hakkı kullanılabilir. Bunun yanında, bu tür yaralama suçlarında, şikâyetten vazgeçilse dahi kamu davası devam eder. Örneğin, kasten yaralama suçu silahla işlenmiş ise, şikâyetten vazgeçilse dahi dava açılır ve ceza verilebilir.

Kasten Yaralama Suçu Cezası Ne Kadardır

1. Basit Kasten Yaralama Suçunun Cezası (TCK m.86)

(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

(3) Kasten yaralama suçunun;

a) Üstsoya, altsoya, eş, boşandığı eş veya kardeşe karşı,

b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

e) Silahla,

f) “Canavarca hisle”

İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında, (f) bendi bakımından ise bir kat artırılır.

2. Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Kasten Yaralama Suçu

(1) Kasten yaralama fiili, mağdurun;

a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,

b) Konuşmasında sürekli zorluğa,

c) Yüzünde sabit ize,

d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,

e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına,

Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz.

(2) Kasten yaralama fiili, mağdurun;

a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,

b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,

c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,

d) Yüzünün sürekli değişikliğine,

e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine,

Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde beş yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde sekiz yıldan az olamaz.

(3) Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır.

(4) Kasten yaralama suçu sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise oniki yıldan “onsekiz” yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Kasten Yaralama Suçunda Haksız Tahrik 

Ceza Genel Kurulu’nun 06.07.2021 tarih ve 2021 / 343 sayılı kararına göre,

Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet ya da şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu hâlde fail, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeden, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısı üzerinde meydana getirdiği karışıklığın neticesi olarak bir suç işlemeye yönelmektedir.

 Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan nedenlerden biridir. Başka bir anlatımla, haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmaktadır.

Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararları ile öğretide de kabul gören görüşler doğrultusunda haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi için;

* Tahriki oluşturan haksız bir fiil bulunmalı,

* Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,

* Failin işlediği suç bu ruhsal durumunun tepkisi olmalı,

* Haksız tahrik teşkil eden eylem mağdurdan sadır olmalıdır.

Türk Ceza Kanunu’nda, tahriki oluşturan eylem, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilip, sanığın iradesine etkisi göz önünde bulundurulmak suretiyle, maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda cezasından indirim yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi açısından, failin suçu ilk haksız fiilin doğurduğu öfke veya şiddetli elemin etkisiyle işleyip işlememesi önemlidir. Mağdur ya da ölenden gelen haksız hareketin psikolojik etkisinin devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunan hâllerde, haksız tahrik hükmünün uygulanması gerekmektedir.

Yerleşmiş yargısal kararlarda kabul edildiği üzere, gerek fail, gerekse mağdurun karşılıklı haksız davranışlarda bulunması hâlinde, tahrik uygulamasında kural olarak, haksız bir eylem ile mağduru tahrik eden fail, karşılaştığı tepkiden dolayı tahrik altında kaldığını ileri süremez. Ancak maruz kaldığı tepki, kendi gerçekleştirdiği eylemle karşılaştırıldığında aşırı bir hâl almışsa, başka bir deyişle tepkide açık bir oransızlık varsa, bu tepkinin artık başlı başına haksız bir nitelik alması nedeniyle fail bakımından haksız tahrik oluşturduğu kabul edilmelidir.

Karşılıklı tahrik oluşturan eylemlerin varlığı hâlinde, fail ve mağdurun biri diğeri yönünden tahrik oluşturan bu haksız davranışları birbirlerine oranla değerlendirilmeli, öncelik-sonralık durumları ile birbirlerine etki-tepki biçiminde gelişip gelişmediği göz önünde tutulmalıdır. Bunun yanında, ulaştıkları boyutlar, vahamet düzeyleri, etkileri ve dereceleri gibi hususlar dikkate alınmalı, buna göre; etki-tepki arasında denge bulunup bulunmadığı gözetilerek, failin başlangıçtaki haksız davranışına gösterilen tepkide aşırılık ve açık bir oransızlık saptanması hâlinde, failin haksız tahrik hükümlerinden yararlandırılması yoluna gidilmelidir.

Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 29.11.2021 tarihli ve 2021/21815 sayılı kararında, sanığın savunmasında, sadece çalınan kangal cinsi köpeğinin hırsızlanması ile ilgili şüphelendiği mağdur çocuk ile görüştüğünü, nitekim dava konusu olaydan sonra köpeğinin mağdur çocuk tarafından kendisine teslim edildiğini belirttiği anlaşılmaktadır. Sanığın savunması doğrultusunda, köpeğinin mağdur çocuk tarafından çalınıp çalınmadığı, iade edilip edilmediği mağdur çocuk ve babasından ve tanıktan sorularak, sonucuna göre bu hususun kasten yaralama suçu açısından sanık lehine haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını gerektirip gerektirmediğinin tartışılmaması hukuka aykırı görülmüştür.

Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 16.11.2021 tarihli ve 2021/21004 sayılı kararında, sanığın, müştekinin işyerinden arkadaşı olan X’in, müştekinin cep telefonundan aradığı ve telefon rehberinde “hayatım” olarak kayıtlı bulunduğu anlaşılmaktadır. Daireye göre, sanık sinirlenerek eylemini gerçekleştirmiştir. Bu nedenle, sanık hakkında TCK’nın 29. maddesinde belirtilen haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının tartışılmaması hukuka aykırıdır.

Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 21.10.2021 tarihli ve 2021/19431 sayılı kararında,sanığın, yaşı küçük kızı katılan ile ilişkisi olan ve olay akşamı evlerinden çıkarken gördüğü katılanı CMK.nın 90/1. maddesi kapsamında yakaladığı görülmektedir. Sanık kızıyla olan münasebet derecesini öğrenmek için telefonunu elinden alıp kilidini açmasını istemiş, katılan da “neden açıyormuşum” demiştir. Bunun üzerine duyduğu öfke nedeniyle katılanın yüzüne yumruk attığı olayda, sanığın katılandan kaynaklanan haksız tahrik ile eylemini gerçekleştirdiği anlaşıldığından, kasten yaralama  nedeniyle TCK’nın 86/2 ve 29. maddeleri gereğince cezalandırılması gerekmektedir.

Kasten yaralama suçunda emniyet ve jandarma gibi kolluktaki işlemlerden, Cumhuriyet savcılığı tarafından yürütülen soruşturma aşamasına ve tüm yargılama süreçlerinde, gerek şüpheli ve sanık, gerekse mağdur yönünden hak kaybı yaşamamaları adına yasal haklarının savunulması açısından tecrübeli ceza avukatının hukuki yardımı çok önemlidir.

Kasten Yaralama suçuyla ilgili her türlü hukuki probleminizde Ceza Avukatı Harun Karadağ ile iletişime geçebilirsiniz.