Follow us on :

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu

Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu, Türk Ceza Kanununun 123. maddesinde düzenlenmiştir.

Anayasaya göre,  kişilerin huzurlu bir ortamda, rahatsız edilmeden, belirli bir sükûnet ve psikolojik rahatlık içinde, yaşamlarını sürdürme hakları vardır. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ile insanları rahatsız eden, huzurlu bir hayat yaşanmasına engel olan davranışlar cezalandırılmaktadır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de, sağlıklı bir çevrede yaşama ve gürültüye maruz kalmama haklarını, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesi kapsamında ele alıp incelemektedir.

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu Unsurları

Bu suçun oluşması için,

* Sırf huzur ve sükununu bozmak maksadıyla belirli bir kimseye ısrarla telefon edilmesi,

* Gürültü yapılması veya

* Hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması gerekmektedir.

Bu üç hareketten herhangi birisinin ısrarla ve huzur bozma amacıyla yapılması, fail açısından kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu meydana getirir.

Bunun yanında bu suçu oluşturacak hareketlerin “belirli bir kişiye” karşı yöneltilmiş olması gerekir. Dolayısıyla belirli bir kişiye yönelik olmayan bir hareket huzur bozma amaçlı da olsa kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu oluşmaz.

a. Israrla Telefonla Rahatsız Etmek

Telefonla rahatsız etme suçu olarak da bilinen bu suçun oluşabilmesi için ısrarla birden fazla kere bir kimsenin sabit veya cep telefonundan aranması ya da telefonla mesaj atılması gerekmektedir.

Nitekim Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2014/11251 sayılı kararında, Sanığın müştekiye, değişik saatlerde “sana benim gıcıklığım vardı, acısını çıkartacaktım, benim kim olduğumu bulamazsın, seni de kızdırması çok hoşuma gidiyor bunu bil” ibareleri olan 13 adet mesaj göndermesi karşısında, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu oluştuğuna karar vermiştir.

Yargıtay’ın uygulamasına göre, sms mesajları yanında whatsapp gibi uygulamalar yoluyla ve rahatsız etme düşüncesiyle gönderilen mesajlar da bu kapsamda değerlendirilmelidir.

Telefonla rahatsız etme eyleminin gerçekleşmesi için mutlaka telefonla konuşulması gerekli değildir. Failin, başkasına telefon edip konuşmadan telefonu kapatması, telefon açık olmasına rağmen konuşmayıp sessiz kalması, karşısındaki kişiye müzik veya başkaca bir ses dinletmesi, değişik sesler çıkarması durumlarında da kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu oluşur.

Nitekim Yargıtay 4. Ceza Dairesi,  2011/8147 sayılı kararında sanığın cep telefonuna ait arama-aranma kayıtlarına göre, müştekilerin ev telefonunu 14 defa arayarak çoğunda 1 saniye telefonu çaldırıp kapatmak şeklindeki eyleminin kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturduğuna karar vermiştir.

Bunun yanında, fail, rahatsız ettiği mağdur ile konuşur ve bu esnada hakaret, tehdit, şantaj veya cinsel taciz gibi suç oluşturabilecek ifadeler kullanır ise kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu değil, diğer suçlar nedeniyle cezalandırılır.

Rahatsız etme düşüncesiyle yapılan telefon etme veya mesaj gönderme şeklindeki eylemlerin bir defa yapılması yeterli değildir.  Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu oluşabilmesi için söz konusu hareketlerin “ısrar” anlamına gelebilecek sayıda olması gerekmektedir. Bu itibarla, bir kez telefon edilmesi ya da mesaj gönderilmesi, bu suçu oluşturmaz. Ancak Yargıtay kararlarında “ısrar” unsurunun kaç kere telefon edilmesi veya mesaj gönderilmesi ile oluşacağı açık bir şekilde belirtilmemiştir. Burada hakimin olayın kendine mahsus özelliklerine göre bir değerlendirme yapması gerekmektedir.

Yargıtay farklı tarihli kararlarında, sanığın katılana iki dakika arayla telefon etmesini ve sanığın ayrı yaşadığı eşine ikişer kez mesaj göndermesini ısrar olarak kabul etmemiştir. Bunun yanında Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2013/13555 sayılı kararında, sanığın yaşamın olağan akışına göre bir konudaki meramını bir veya iki kez mesaj göndermekle belirteceği yerde, aynı anlamdaki mesajları, gereksiz ve rahatsız edici biçimde 3,5 saat içinde 4 kez katılana göndermesi biçimindeki eyleminin kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturacağına karar vermiştir.

Sanığın mağdurun huzur ve sükununu bozma kastı yoksa telefonla rahatsızlık verme suçu meydana gelmez. Yargıtay 14. Ceza Dairesinin kararına göre, mağduru gece 24.00’da 32 saniye aradığı tespit edilen failin, telefonu kapattıktan sonra gönderdiği SMS mesajında ‘kusura bakmayın telefonu internet ortamında biri kendisinin telefonu olarak verdi, rahatsızlık nedeniyle özür dilerim’ şeklinde beyanının tespit edilmesi karşısında suç oluşmaz,

b. Israrla Gürültü Yapmak

Bu suç açısından, gürültünün mahiyeti ve kaynağı önemli değildir. Önemli olan insanı rahatsız edebilecek nitelikte ve belirli bir düzeydeki seslerin mağdur tarafından duyulabilmesi ve ısrarla huzur ve sükunu bozma amacıyla yapılıp yapılmadığıdır.  Nitekim bir müzik sesi veya bir çalgı aleti çalmak gürültü sayılabileceği gibi ritmik olmayan sesler de bu kapsama girebilir.

Bunun yanında, rahatsızlık verme kastı olmaksızın sadece yüksek sesle müzik dinlemek veya evde matkap ve çekiç kullanmak suretiyle tamirat yapmak, bu suçun oluşumu açısından yeterli kabul edilmez. Ayrıca özellikle apartmanda yaşayan kişiler yönünden komşuluk ilişkileri belli ölçüde gürültüye katlanmayı gerektirmektedir. Burada tamiratın veya diğer gürültü yapan hareketlerin kişilerin huzur ve sükununu bozma gayesiyle yapılıp yapılmadığıdır.

Nitekim Yargıtay 4. Ceza Dairesi 13.02.2020 tarihli kararında, aynı apartmanda altlı üstlü oturan komşu olan taraflardan, televizyonunun sesini aşırı şekilde açmak ve sokak kapısını açıp kapatmak suretiyle rahatsız edildiğinin iddia edildiği olayı incelemiştir. Dosyada sanıklar, suçlamaları kabul etmemiş ve 4 yaşındaki çocuklarının hiperaktif olması sebebiyle oynarken gürültü çıkardığını savunmuşlardır. Yargıtay ilk derece mahkemesinin verdiği ceza kararını, somut olayda kişilerin huzur ve sükünunu bozma suçu açısından kasıt olmaması nedeniyle kararı bozmuştur.

c. Israrla Hukuka Aykırı Başka Bir Davranışta Bulunmak

Ceza Kanununda başka bir suç oluşturmayan, belirli bir kişinin hedef alındığı, sırf huzur ve sükunu bozmak maksadıyla yapılmış “ısrarlı” eylemler kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturur.

Bu hususta birçok hareket suçun meydana gelmesine sebebiyet verebilir. Örneğin,

Pencereye taş atılması veya ışık tutulması, yukarıdan halı çırpılması,

Bir şahsın sürekli takip edilmesi,

Uzak mesafeden dürbünle gözetleme,

Sürekli bir şahsın evinin önünde bekleme,

Kapı zilinin belli aralıklarla ısrarla çalınması,

Facebook, whatsapp, twitter, instagram gibi sosyal medya araçları kanalıyla ısrarla ve huzur bozma amacıyla mesaj gönderilmesi kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturabilir.

Yargıtay çeşitli tarihli kararlarında,

Sanığın gece vakti müştekiye ait evin kapısını birkaç kez çaldıktan sonra ismini söyleyip kapıyı açmasını istemesini,

Sanığın sevk ve idaresindeki otomobiliyle gece vakti müştekilerin evinin önünde durarak aracın farını yakıp söndürmesi ve korna çalmasını,

Sanığın kullanmakta olduğu aracı ile yolda gördüğü müştekiyi bir süre takip etmesini, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturduğuna kararı vermiştir.

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 14.01.2013 tarihli kararında, sanığın, kendisine ait olmayan binanın üçüncü katına saat 00.30 sularında çıkarak, karşı binada oturan müştekilerin yatak odasını izlemekten ibaret eylemini,

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 21.1.2013 tarihli kararında, Sanığın, aynı işyerinde çalıştığı ve ilgi duyduğu katılana, aralarında bir yakınlık varmış izlenimi yaratan, günlük yaşamına ilişkin detaylar içeren pek çok elektronik postayı, katılanın ve işyeri yönetiminin uyarısına rağmen, ısrarla iletmesi ve yine katılanın rızası dışında onun adına vakıflara bağışta bulunup dekontları ona göndermesinden ibaret eylemini,

Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2015 tarihli kararında, mağdur ile daha önce sevgili olarak birlikte yaşamış ve ayrılmış olan sanığın, mağdurun barışma teklifini sürekli reddetmesine rağmen, ısrarla mağduru takip ederek evinin etrafında dolaşmasını, 

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 21.1.2013 tarihli kararında, sanığın yönetimindeki araçla, şehir merkezinde, katılanın idaresindeki aracı bir süre takip etmesi, takip sırasında katılanın yönetimindeki aracın yanına geçip, katılan ve yanındaki arkadaşına, kendi aracında bulunan arkadaşları ile gülmeleri, katılan hızını azalttığında kendisinin de aracın hızını azaltması, katılana selektör yapıp yanına geçmesi, katılanın polis merkezinin bulunduğu tarafa dönmesi üzerine takibi bırakması şeklindeki eylemini kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu oluşturacağına karar vermiştir.

Sosyal Medya Araçları İle İşlenen Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu

Sosyal medya üzerinden gönderilen mesajlarda eylemin sırf huzur ve sükunu bozma maksadıyla yapılıp yapılmadığının tespiti önemlidir. Bu itibarla aynı anda birçok kimseye gönderilen mesajlarda gönderenlerin amaçlarının rahatsız etmek değil, reklam olduğu anlaşılabiliyorsa burada kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu oluşmayacaktır. Buna karşın belirli bir kimsenin sosyal medya hesaplarına, sürekli ve ısrarlı bir şekilde, ekonomik yarar amacı veya reklam niteliği taşımayan mesaj gönderilmesi bu suçun oluşmasına neden olabilir.

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2018 tarihli kararında, sanığın, farklı zamanlarda ve birden çok kez facebook üzerinden mesaj göndermek şeklinde gerçekleştirdiği eylemlerinde kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu oluşacağına karar vermiştir.

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 27.11.2017 tarihli kararında ise, facebook üzerinden gönderilen mesajlar nedeniyle müştekinin huzur ve sükununun bozulduğu yönündeki iddiaları incelemiştir. Yargıtay sanığın savunmasında müştekinin kendisine olan borcunu ödemediği  ve bunu istemek için müştekiyi aradığını iddia etmesi ve mesaj içeriklerinden de taraflar arasında borç ilişkisi olduğunun anlaşılması karşısında, suçun oluşmadığına karar vermiştir.

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunun Cezası

Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun cezası, 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır. Bu nedenle bu suçu işleyen kişiler asliye ceza mahkemesinde yargılanırlar.

Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun takibi şikayete bağlıdır. Bu suçun mağduru şikâyet hakkını faili ve fiili öğrenmesinden itibaren 6 ay içinde kullanmalıdır.

Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ile ilgili her türlü hukuki probleminizde Kayseri Ceza Avukatı Harun Karadağ ile iletişime geçebilirsiniz.