KPSS YOLSUZLUĞU İDDİASIYLA ÇALIŞILAN YILLARDA ÖDENEN MALİ VE ÖZLÜK HAKLARI İADE EDİLİR Mİ?

Başta KPSS olmak üzere çeşitli sınavlara şaibenin karışması nedeniyle söz konusu sınavla göreve başlayan kişilerden başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşları, geriye yönelik olarak tüm ödenen maaş ve diğer özlük haklarının faiziyle birlikte iadesini talep etmektedir. Bu makalede çalışılan yıllara ait maaş ve diğer özlük haklarının iadesinin gerekip gerekmediği yargı içtihatları çerçevesinde ele alınacaktır.

Türk Borçlar Kanunu’nda Gerçek Zarar İlkesi Benimsenmiştir.

still life with scales justice 23 2149776027

Genellikle açılan davalarda bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşları Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71’inci maddesi uyarınca kamu zararının oluştuğunu iddia ederek kamu zararının karşılanmasını talep etmektedir. Türk Borçlar Kanunu’nda gerçek zarar ilkesi benimsendiğinden bu tür talepler kanuni dayanaktan yoksundur. KPSS ve diğer sınavlarla işe giren kişiler, her ne kadar işe giriş sınavı ile ilgili töhmet altında olsalar veya iddia edilen eylemi işlemiş olsalar bile, fiilen çalışmaları nedeniyle geriye yönelik olarak maaş ve diğer özlük haklarının talep edilmesi hukuka aykırıdır.

Haksız fiilin tazmin için şu dört şartın mevcudiyeti gerekmektedir. 1) Hukuka aykırı bir fiil 2) Zarar 3) Fiil ile zarar arasında illiyet bağı 4) Kusur. Konunun mihenk noktasını haksız fiil sorumluluğunun ikinci şartı olan zarar oluşturmaktadır. Türk Borçlar Kanunu’nda haksız fiile ilişkin olarak gerçek zarar ilkesi benimsenmiştir. Diğer bir deyişle eylemin hukuka aykırı olması zarar meydana gelmemişse tek başına haksız fiil sorumluluğunu gerektirmez. Bu husus borçlar hukukunun duayeni Prof. Dr. Kemal OĞUZMAN tarafından aşağıdaki şekilde ifade edilmiştir:

“Bir kimsenin hukuka aykırı davranışı ancak başkasına zarar verirse tazminat söz konusu olur. Fiilin hukuka aykırılığına rağmen herhangi bir zarar meydana gelmemişse, failin cezai sorumluluğu olsa bile, haksız fiil sorumluluğu yoktur.(M. Kemal OĞUZMAN, M. Turgut ÖZ, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1995, s. 491)

Dolayısıyla Türk Borçlar Kanunu’nda gerçek zarar ilkesi benimsendiğinden ve memuriyete giriş işleminin hukuka aykırılığı herhangi bir zarar doğurmadığından çalışılan yıllara ait maaş ve diğer özlük haklarının iadesinin istenmesi hukuka aykırıdır. Bu noktada memuriyete giriş işlemi ile çalışılan yılların karşılığı olarak alınan mali ve özlük haklarını birbirinden ayırmak gerekmektedir. İşlemin hukuka aykırılığı, çalışılan yıllar karşılığı olarak alınan maaş ve diğer özlük haklarını hukuka aykırı hâle getirmez.

Yargıtay kararları da işlemin hukuka aykırılığının alınan ödemeleri hukuka aykırı hâle getirmeyeceği yönündedir. Yargıtay içtihatları da fiili çalışma olması hâlinde kamu zararının oluşmayacağı yönündedir:

 ”Belirtilen yasal düzenlemeler ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalının fazla çalışmalarının her 8 saati için 1 gün izin verilmesi gerekirken bu hükme uyulmadığı, davacı federasyonun özerk ve özel bütçeli bir kuruluş olması nedeniyle, davalının maaş karşılığı 40 saatlik mesaisi dışındaki çalışmalarının karşılığının davacı federasyon bütçesinden ödenmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı, davalıya yapılan ödemelerin fiilen çalıştığı sürelerin karşılığı olması nedeniyle kamu kaynağında bir eksilme oluşmadığından, kamu zararının veya sebepsiz zenginleşmenin de söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır.(Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2016/183 Esas ve 2016/2764 Karar sayılı kararı)

 ”Dava dosyasının incelenmesinde; davalı …’ın,başkatip kadrosunda görevliyken, 05/06/2006 tarih ve 5 nolu meclis kararına dayanılarak 24/05/2006 tarih ve 199 sayılı onay ile yazı işleri müdürlüğü kadrosuna atandığı, fakat davalının bu kadroya atanabilmek için 4 yıllık lisans mezunu olma şartlarını taşımadığı, bu nedenle yapılan atama işleminin mevzuata aykırı olduğu görülmekle birlikte; davalı …’ın kamu zararının oluştuğu belirtilen dönemde Başkanlığı’nda fiilen yazı işleri müdürü olarak görev yaptığı ve yazı işleri müdürlüğü görevini ifa ederek davaya konu ücreti hak ettiği anlaşılmaktadır. Şu durumda, davalı …’ın göreve atanması işleminin mevzuata aykırı olması hususunun davalının fiilen çalıştığı ve bu ücreti hakettiği sonucunu değiştirmeyeceği nazara alındığında, mahkemece, istemin reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü yerinde olmamış, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.” (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2015/11942 Esas ve 2017/3501 Karar sayılı kararı)

Türk Borçlar Kanunu’nda haksız fiile ilişkin olarak gerçek zarar ilkesi benimsenmiştir. Yargıtayın müstakar içtihatlarına göre “Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerli olup zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir.” Yapılan ödemeler fiili çalışma karşılığı olduğundan kamu zararı iddiası dayanaktan yoksundur.

Çalışılan yılların karşılığının iadesinin talep edilmesi angarya yasağına aykırıdır. Anayasa’nın 18’inci maddesinde kimsenin zorla çalıştırılamayacağı ve angaryanın yasak olduğu öngörülmüştür. Bireylerin karşılığı olmaksızın çalıştırılmasının Anayasa ile koruma altına alınan angarya yasağına girdiği konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Bu bağlamda işe giriş hukuka aykırı olsa da bireylerin çalıştıkları yılların karşılığının iadesinin talep edilmesi açık bir şekilde angarya yasağına aykırıdır. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi de bir kararında bu hususu aşağıdaki şekilde ifade ederek davacı idarenin istinaf talebini reddetmiştir:

“Dosya içeriğinden, davalının Milli Eğitim Bakanlığında öğretmen olarak görev yapabilmeye haiz eğitim ve diplomaya sahip olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamakta olup, davalının öğretmen olarak ataması yapıldıktan sonra KHK ile ihraç edildiği tarihe kadar geçen süreçte görev yaptığı, bu süre içerisinde görevini gerektiği gibi yerine getirmediğine dair bir iddiada da bulunulmadığı görülmüştür.

Anayasanın 18. maddesinde düzenlenen angarya yasağı uyarınca ücret ödenmeden çalıştırmak yasak olup davalının her ne kadar KPSS sınavında, sınav sorularını önceden elde etmek suretiyle sınavda başarılı olduğu anlaşılmışsa da, davalının öğretmen olarak görev yapabilme eğitimine sahip olduğu, ataması yapıldıktan sonra eğitimine uygun şekilde emek ve mesaide bulunduğu, kendisine ödenen maaş ve ücretlerin fiili çalışmasının karşılığı olduğu, bu nedenle davalıdan iadesi talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmış (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2014/6270 Esas, 2014/10046 Karar), ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.”

İzah edildiği üzere başta KPSS olmak üzere kamuya giriş sınavlarının hukuka aykırılığı ile çalışılan yılların karşılığının iadesi konusu farklı farklı konulardır. Kişinin cezai anlamda sorumlu olması otomatik olarak haksız fiil sorumluluğunu doğurmaz. Her olay kendine özgü olduğundan herhangi bir hak kaybı yaşamamak için konu hakkında profesyonel destek alınması faydalı olacaktır.