Silah Doğrultan Kişiye Karşı Ateş Edilmesi Meşru Müdafa Mıdır?

Silah doğrultan kişiye karşı ateş edilmesi halinde meşru savunma hükümleri uygulanır mı? Sorumuzu cevaplamadan önce Meşru savunma nedir ve Yargıtay’ın adam öldürme suçu açısından meşru savunma hükümlerinin uygulanabilmesi için hangi şartları aradığına kısaca göz atmak gerekir.

Meşru Savunma Nedir?

TCK’nın 25. maddesinde meşru savunma, gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek şeklinde tanımlanmıştır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu ise meşru savunmayı, bir kimsenin kendisine veya başkasına yöneltilen ağır ve haksız bir saldırıyı uzaklaştırmak için gösterdiği zorunlu tepki şeklinde kabul etmektedir.

Yargıtay’ın Meşru Savunmanın Uygulanması Açısından Belirlediği Şartlar

Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararları ile öğretide de kabul gören görüşler doğrultusunda adam öldürme suçunda meşru savunma hükmünün uygulanabilmesi için şu hususların varlığını aramaktadır.

*Haksız bir saldırının olması gerekmektedir

*Saldırının yönelmiş olduğu hak korunabilir nitelikte olmalıdır

*Saldırı ve savunma aynı anda gerçekleşmelidir

*Savunma zorunlu ve saldırana karşı yapılmalıdır

*Savunma orantılı olmalıdır

Konuya ilişkin açıklamalarımızdan sonra silah doğrultan kişiye karşı ateş edilmesi halinde meşru savunma hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı noktasında Yargıtay’ın aşağıdaki kararı yön gösterici olacaktır.

Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2014/3418 sayılı kararı,

Maktul, sanığın amcasının oğludur. Maktul, yakın akrabalarından karşılıksız para istemeyi alışkanlık haline getirmiş, halasının oğlu olan tanık Ö….’nün arazi satışından elde ettiği paradan hakkı olduğunu ileri sürerek halası ve oğlundan para istemiştir. Maktul, tanık Ö….’ye karşı birlikte hareket etmeyi teklif ederek sanıktan yardım istemiştir. Sanığın bu teklifi kabul etmemesi üzerine araları açılmıştır. Sanık, Aydın-Söke karayolu üzerinde lokanta işletmekte, geceleri de bu lokantada yatmaktadır. Kendisinden para isteyen maktule küçük meblağlardan ibaret bir kısım parayı aralarındaki akrabalık ilişkisi nedeniyle karşılıksız olarak vermektedir.

Olay tarihinde gece 20.00 sıralarında lokantasını kapatan sanık amcası M….’nin evine uğramış, bu sırada aracıyla seyreden maktul yol üzerinde parketmiş vaziyette gördüğü sanığın aracına çarparak zarar vermiştir. Maktul, kendisine engel olmak isteyen sanığı “ortalıktan kaybolma bu gece senin mezarını kazacağım, seni öldüreceğim” diye tehdit etmiştir. Amcası olan tanık M…. maktulü aracına bindirerek göndermiş ancak aşırı derecede alkollü olan maktul, babasının dükkanındaki av tüfeğini alıp sanığın işlettiği lokantanın önüne gelerek, sanığı telefonla aramış ve nerede olduğunu sormuştur. Bu sırada olay yerine sanık da gelmiştir. Aralarında yaklaşık on metre mesafe olduğu halde konuştukları sırada maktul, elindeki av tüfeğini sanığa doğrultmuş, bu sırada elinde dolu vaziyette tek kırma av tüfeği olan sanık, maktul atış yapmadan ateş ederek maktulü öldürmüştür.

Yargıtay’a göre, sanık kendisine karşı gerçekleşmesi muhakkak olan haksız saldırıyı o andaki hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmesi nedeniyle, eylemini meşru savunma koşulları altında gerçekleştirmiştir. Sanığın meşru savunmada aşırıya kaçma durumu da söz konusu değildir. Bu nedenle, 5237 sayılı TCK’nın 25. ve CMK’nın 223/2-d maddeleri uyarınca sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken, 5237 sayılı TCK’nın 81/1, 29/1 ve 62/1. maddeleri gereğince mahkûmiyet kararı verilmesi yasaya aykırıdır.

Kasten adam öldürme suçlarının niteliği itibariyle ağır cezalık suçlardan olması ve ağırlaştırılmış müebbet ile müebbet hapis cezası olmak üzere hürriyeti bağlayıcı yaptırımlar ile cezalandırıldığı göz önüne alındığında tecrübeli ağır ceza avukatı ile çalışılması ve sürecin tüm aşamalarında birlikte hareket edilmesi gerektiği şüpheden varestedir.

Bunun yanında, yukarıda ki Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere, öldürme eyleminin meşru savunma altında ya da haksız tahrik sonucu işlendiği iddia ediliyorsa hukuka uygunluk sebeplerinin somut olayda oluşup oluşmadığı, haksız tahrikin derecesi, meşru savunmada saldırıya ve savunmaya ilişkin şartlar, meşru müdafaada sınırın aşılıp aşılmadığına ilişkin hususların titizlikle değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu şekilde sanık işlediği eylemin daha az cezayı hak ettiğini veya kişisel cezasızlık sebeplerinin varlığı halinde cezalandırılmaması gerektiğini savunma hakkına sahip olur. Aksi takdirde, yüksek cezalarla karşı karşıya kalınabilir. 

Bu itibarla, kasten öldürme suçlarında, emniyet ve jandarma gibi kolluk makamlarından, Cumhuriyet savcılığı tarafından yürütülen soruşturma aşamasına ve yine üst yargı makamları da dâhil olmak üzere tüm yargılama sürecine kadar olan aşamalarda, gerek şüpheli ve sanık, gerekse mağdur yönünden bu kişilerin yasal haklarının tecrübeli bir ağır ceza avukatı olarak savunulması önem taşımaktadır.

Kasten Adam Öldürme suçuyla ilgili her türlü hukuki probleminizde Ceza Avukatı Harun Karadağ ile iletişime geçebilirsiniz.