Silahla taksirle adam öldürmek suçuna ilişkin yazımıza geçmeden önce taksir ve kast kavramlarının bilinmesi gerekmektedir.
Ceza Kanununa göre suç sayılan bir eylemi gerçekleştirdiği düşünülen kişinin cezalandırılabilmesi için öncelikle kusurlu olduğunun ispatlanması gerekmektedir. Yani gerçekleşen neticeden failin sorumlu tutulabilmesi için kusurlu olması şarttır.
Ceza Hukukunda kusur, Kast (Doğrudan Kast- Olası Kast) ve Taksir (Normal Taksir-Bilinçli Taksir) şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
Doğrudan Kast, bilerek ve istenerek bur suçun işlenmesidir.
Olası Kast ise, kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, yine de bu eylemi gerçekleştirmesidir. Olası kast durumunda suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birinin somut olayda gerçekleşebileceği öngörülmesine rağmen, kişi fiili işlemektedir. Diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullenmektedir.
Örneğin, düğün evinde törene katılanların tabancaları ile odanın tavanına doğru ardı ardına ateş ettikleri sırada, bir kişinin aldığı alkolün de etkisi ile elinin seyrini kaybetmesi sonucu, yere paralel olarak yaptığı atışlardan bir tanesinden çıkan kurşun, törene katılanlardan birinin alnına isabet ederek ölümüne neden olur. Bu örnek olayda kişi yaptığı atışlardan çıkan kurşunların orada bulunan herhangi birine isabet edebileceğini öngörmüş; fakat buna rağmen silâhıyla atışa devam etmiştir. Yani fail silâhıyla ateş ederken ortaya çıkacak yaralama veya ölüm neticelerini kabullenmiştir. Dolayısıyla hakkında olası kast hükümleri uygulanmalıdır.
Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla bir davranışın suçun yasal tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.
Bilinçli taksirde ise kusurlu davranış ile bir kimsenin zarar görebileceğinin fail tarafından “öngörülmesine” rağmen, failin bu sonucu önleyebileceğine güvenmesine ve gayret göstermesine rağmen istenmeyen neticenin meydana gelmesi söz konusudur.Kısacası, basit taksir ile bilinçli taksir arasındaki ayırt edici ölçüt; basit taksirde failin öngörülebilir nitelikteki neticeyi öngörmemesi, bilinçli taksir hâlinde ise bu neticeyi öngörmüş olmasıdır.
Adam Öldürme Suçlarında Taksir ve Kast Kavramları Neden Önemlidir?
Adam öldürme suçunu işleyen kişinin bu suçtan ceza alabilmesi için kusurunun bulunması gerektiğini açıklamıştık. Bu itibarla adam öldürme suçunun failinin kasıt veya taksirle hareket etmiş olması gerekmektedir. Türk Ceza Kanununa göre, failin kasıtlı veya taksirli hareket etmiş olması alacağı cezayı önemli ölçüde etkileyecektir.
Nitekim doğrudan kast ile öldürme suçunun cezası müebbet hapis iken olası kast ile bu suçu işleyen bir kişi yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
Bunun yanında basit taksirle adam öldüren kişinin cezası, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası iken bilinçli taksirle bu suçu işleyen kişinin alacağı ceza üçte birden yarısına kadar artırılacaktır. Bunun yanında silahla taksirle adam öldürmek bu suçun ağırlaştırıcı bir nedeni değildir.
Silahla Taksirle Adam Öldürme Suçunun Cezası Ne Kadardır?
Yukarıda da değinildiği gibi taksirle adam öldürme suçunun silahla gerçekleştirilmiş olması cezayı ağırlaştıran bir durum değildir. Burada önemli olan öncelikle failin kasıtla yani öldürme amacıyla hareket etmemiş olmasıdır. Sonrasında ise failin normal taksirle mi yoksa bilinçli taksirle mi hareket ettiğine göre alacağı ceza değişecektir.
Bu nedenle, silahla gerçekleştirilen taksirle adam öldürme suçlarında failin kastının ortaya konulması büyük önem taşımaktadır. Nitekim mahkeme failin kasten adam öldürme suçunu işlediği sonucuna varırsa müebbet ve hatta ağırlaştırılmış müebbet hapis gibi bir netice ortaya çıkabilecekken eylemin basit taksirle gerçekleştiği ortaya konulabilirse fail 2 yıl gibi bir ceza ile kurtulma imkânına sahip olabilecektir.
Açıkladığımız gerekçelerle tecrübeli ceza avukatının adam öldürme suçlarındaki önemi yadsınamaz bir gerçektir.
Adam Öldürme Kastı Nasıl Belirlenir?
Failin olay öncesi, sırası ve sonrasındaki davranışları öldürme kastı belirlenmesinde ölçü olarak alınmalıdır.
Buna göre;
Fail ile ölen arasında olay öncesine dayalı, ciddi bir husumet bulunup bulunmadığı,
Failin olayda kullandığı aracın öldürmeye elverişli olup olmadığı,
Ölendeki darbe sayısı ve şiddeti,
Darbelerin vurulduğu bölgelerin hayati bakımdan önemi,
Failin davranışlarına kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenin etkisiyle mi son verdiği,
Failin suç aletini kullanış biçimi,
Olay öncesi, esnası ve sonrasında failin mağdura yönelik davranışları ve sarfettiği sözler gözetilmeli ve tüm bu kıstaslar birlikte değerlendirilerek sanığın kastı ortaya çıkarılmalıdır.
Yargıtay uygulamasına göre; eylemin nedeni, sanığın olay yerine hazırlıklı gelmesi, fiilin iradiliği, nitelik ve şiddeti, suçta kullanılan vasıtanın cinsi, yaranın meydana geldiği yer, eyleme maruz kalan organların hayati önemi haiz olması, olayın seyri ölümü “beklenir sonuç” haline getirmişse, failin öldürme kastı ile hareket ettiğini kabul etmek gerekir.
Silahla Taksirle Adam Öldürmek Yargıtay Kararları
Yazımızın bu bölümünde silahla taksirle adam öldürme eylemine Yargıtay’ın ne şekilde baktığı, adam öldürme eyleminin hangi durumlarda kasıt hangi durumlarda taksir olarak değerlendirildiği somut kararlar üzerinden incelenmeye çalışılacaktır.
Düğünde Yapılan Atış Sonucu Bir Kişinin Ölümüne Neden Olma
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2014/14578 sayılı kararı, Olay tarihinde kına gecesi eğlencesi için olay yeri olan açık alanda davetlilerin toplandığı, davetlilerin bir bölümünün olay yerinden ayrıldıktan sonra, saat 00.00 sıralarında sanığın yanında, eşi S…, ölenin eşi F…. ve ölenin bulunduğu sırada ruhsatlı tabancası ile 15 el ateş ettiği, bu mermilerden birinin solunda bulunan ölene isabet ettiği olayda; ölenin cesedi üzerinde yapılan otopsi sonucu düzenlenen raporda, ölenin sağ memenin 2 cm alt, 3 cm sol iç kısımdan ateşli silah girişi, sırtta trokal 7-8 seviyesinde orta skapular hatta çıkış deliği olduğunun belirlendiği, buna göre, merminin düz seyir izlediği, sanığın, 15 el ateş ettiği, ölenin yanında olduğu ve arada sırada ayağa kalktığı şeklindeki beyanı, tanıkların da 5-6 el silah sesi duydukları yönündeki anlatımları nazara alınarak; olay yerinde keşif yapılıp, şahısların olay yerindeki konumları, atış mesafesi ve şeklinin tespiti ile fiilin olası kastla işlenmiş olma ihtimali de gözetilerek, delillerin takdiri ve değerlendirme görevinin 5235 sayılı Kanunun 12. maddesi uyarınca Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu nazara alınmaksızın, görevsizlik kararı verilmesi yerine, yargılamaya devamla hüküm kurulması yasaya aykırıdır.
Av Tüfeğiyle Adam Öldürme Suçu
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2014/1184 sayılı kararı, Oluşa ve dosya kapsamına göre; sanık ile kardeşi olan maktül A…’nın, M… İli .. Köyü’nde babaları olan M..E..’in yaşadığı evin bitişiğinde bulunan tek odalı yerde ikamet ettikleri, olay günü saat 15.25 sıralarında sanığın M… İli Polis Merkez Amirliği’ne giderek, ava gitmek için temizlik ve doldur boşalt yaptığı sırada kendisine ait av tüfeği ile kazaen kardeşi A….’yı vurduğunu söylediği, bunun üzerine polislerin yanlarına sanığı alıp 112 Acil Servise de haber vererek köye gittikleri, M. E..’e olay sorulduğunda bilgisinin olmadığını söylediği, maktulün, odada bulunan sobanın arkasında kıvrılıp dizlerinin üzerine çökmüş vaziyette bulunduğu, yapılan soruşturmada olay yeri inceleme raporu, otopsi tutanağı ve dosyadaki olay yeri fotoğraflarına göre; maktülün, bulunduğu yerde kanepe üzerinde 1 adet 12 kalibre kartuş, odanın giriş kapısı ile mutfak kapısı arasında ise 1 adet 12 kalibre kartuş bulunduğu, olayda kullanılan otomatik av tüfeğinin kolluk görevlileri tarafından M.. E..’in evinin yatak odasında ele geçirildiği, maktülün bulunduğu odada 50 cm. mesafede bulunan duvar üzerinde yerden yüksekliği 70 cm. olan kilim üzerinde iki adet yırtık bulunduğu, yırtığın üzerinde saçma taneleri ve tapanın görüldüğü, kilimin alt kısmı duvar üzerinde ise saç kılı ve doku parçalarının olduğu, sobanın arkasına kan birikintisinin görüldüğü, maktulenin kasık bölgesinden diz kapağına uzanan bölgede 13×7 cm. ebadında toplu saçma giriş deliği, kafa bölgesi ense kısmında ise 3 cm. çapında toplu mermi giriş deliğinin bulunduğu, yapılan her iki atışın da yukarıdan aşağıya seyirli olduğu ve kafa bölgesine yapılan atışın bitişiğe yakın atış mesafesinden atıldığı, maktulenin ateşli silah yaralanmasına bağlı kafatası kubbe ve kaide kemiği kırığı, yaygın beyin ve beyincik kanaması nedeniyle öldüğü olayda; isabet bölgeleri, kullanılan aletin elverişliliği, atış mesafesi ve açısı ile otopsi raporundaki bulgular bir arada değerlendirildiğinde sanığın eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu anlaşıldığı halde “kasten kardeşini öldürme suçundan” cezalandırılması yerine, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek “taksirle öldürme” suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırıdır.
Failin Elindeki Silahla Oynarken Yanlışlıkla Arkadaşını Vurması
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2020/857 sayılı kararı, 16 yaşında olan …’nin ailesinin Diyarbakır’ın …. ilçesinde yaşadığı, olay tarihinden yaklaşık bir ay kadar önce ailesiyle yaşadığı evden haber vermeden ayrıldığı ve İstanbul’a gelerek Diyarbakır’dan tanıdığı hemşerisi olan … isimli şahsa ait olay yeri sokak olan binada temyiz dışı sanıklar …, … ve suça sürüklenen çocuk … isimli şahıslarla birlikte kaldığı, olay tarihinde gece vakti, saat 05:00-06:00 sıralarında temyiz dışı sanık …, suça süreklenen çocuk … ve ölen …’nin …… sokakta oturup sohbet ettikleri, olay tarihinden önce suça sürüklenen çocuk ve …’in hırsızlık yaptıkları, bu hırsızlıkta olayda kullanılan ancak ele geçmeyen silahı çaldıkları, çalınan silahın suça sürüklenen çocuk … tarafından saklandığı, S… ve ölen …’in silaha bakmak için …’in yanından ayrılarak aynı sokak üzerinde 15 metre ilerdeki 5 no’lu binanın yan tarafından dışarıdan boş işyerinin önüne merdivenlerden inerek gittiği, F….’ın bu sırada iki el silah sesi duyduğunu, ilk başta havaya ateş edildiğini sandığını, S….’ın yardım istemesi üzerine gittiğinde bodrum metal kapısı önünde …’i yaralı olarak gördüğünü belirttiği, olay yerine gelen Ö…, S…. ile birlikte yaralıyı yola taşıdıkları bu sırada yoldan aracı ile geçmekte olan aynı mahalleden tanıdıkları tanık …’ın aracı ile yaralıyı Taksim İlkyardım hastanesine götürdükleri, sol alın üzerinde ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası bulunan ve bilinci kapalı olan …’in yapılan tıbbi müdahaleye rağmen öldüğü olayda; sanık …’in 22/10/2012 tarihli emniyet beyanında F… ile S….’ın emniyet müdürlüğünde beklerken kendi aralarında F…’ın S…’a “ben size silahla oynamayın kurcalamayın demedim mi” dediğini S…’ın da “ben göstermek amacıyla çıkarttım yanlışlıkla silah patladı” diyerek kendi aralarında kürtçe konuştuklarını beyan ettiği, sanık …’in 22/10/2012 tarihli emniyet beyanında S…’ın sanık …’ya “silahı sıkmadığını, ancak silahın tetik kısmına dokunduğunu söylediğini” ifade ettiği dikkate alındığında suça sürüklenen çocuk …’ın …’in taksirle ölümüne neden olduğu anlaşılmıştır.
Ruhsatsız Silahın Bir Anda Yanlışlıkla Ateşlenmesi Sonucunda Gerçekleşen Ölüm
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2020/1490 sayılı kararı, Olay günü, müteveffanın kardeşi tanık … ile sanık …’nın kız kardeşinin nişanlanması vesilesiyle ailelerin tanışması amacıyla piknik yapmaya karar verildiği, tarafların piknik yapmak amacı ile yaylaya gittikleri, burada mangal hazırlıkları yapılırken, silahlara meraklı olduğu iddia edilen müteveffanın elinde tabancasını gören tanık …’nun “burada çoluk çocuk çok oynamayı bırak, oynayacaksan da yukarı git” şeklinde uyarısı üzerine, piknik alanından 7-8 metre uzaklaşan müteveffa, sanık … ve o sırada elinde telefonu ile mesaj yazmakla meşgul sanık …’nun aynı yerde bulundukları, sanık …’nın elinde bulunan ancak olaydan sonra ortadan kaldırılan ruhsatsız silahı müteveffaya gösterirken, silahın bir anda kazaen ateşlenmesi sonucunda, müteveffa …’nun sağ batın bölgesine yakın mesafeden isabet ederek, …Adlî Tıp Grup Başkanlığınca yapılan otopsi sonucu düzenlenen 11/11/2013 tarihli otopsi raporuna göre, “Ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı, pelvis kemik kırığıyla karakterli iç organ ve büyük damar harabiyetine bağlı iç ve dış kanama sonucu” ölümüne sebebiyet verdiği, olaydan sonra sanık … tarafından, olayda kullanılan ruhsatsız silahın ortadan kaybedildiği, dosya kapsamında yer alan müşteki anlatımı, tanık beyanları, Jandarma Genel Komutanlığı Jandarma Kriminal Laboratuvarına ait kriminal raporlar, olay yeri inceleme tutanakları, olay yeri keşif tutanaklarından anlaşıldığı olayda; sanık …’nın taksirle öldürme suçundan mahkumiyetine ilişkin mahkemenin kabul ve takdirinde bir isabetsizlik görülmediğinden, paraya çevirme hususunda bozma öneren tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.
Alkollü Bir Şekilde Tüfeğin Patlamasına Sebebiyet Veren Sanığın Eylemi
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2020/5729 sayılı kararı, Sanık … hakkında doğrudan kastla öldürme suçundan kamu davası açılmış ve taksirle öldürme suçundan bilinçli taksir hükümleri de uygulanmak suretiyle mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de; olaydan yaklaşık 5 saat 12 dakika sonra saat 05.42 de yapılan alkol ölçümünde 0.61 promil alkollü olduğu ve dolayısıyla olay anında yaklaşık 1.39 promil alkollü olduğu anlaşılan sanığın, kendisi dahil 5 kişinin yer aldığı araca binerken uyarılmasına rağmen tüfeği elinde bulundurarak araca binmekte ısrar etmesi, yine seyir halinde iken şoför sanık … tarafından ikinci kez uyarılmasına rağmen tüfeği ilk olarak namlusu tavana bakacak şekilde bacaklarının arasında, sonraki süreçte ise yan yatar vaziyette ve namlusu ölene dönük şekilde tutmakta ısrar etmesi, alkolün de verdiği etki ile seyir halinde iken tüfeği kaldırdığı sırada ateş almasına sebebiyet vermesi şeklindeki eyleminde; 5 kişinin bulunduğu kalabalık bir araca elinde bulunan tüfekte binmekte ısrar eden ve alkolün de etkisi ile namlusu ölene dönük olan tüfeğin patlamasına sebebiyet veren sanığın, bu şekilde bulundurduğu tüfeğin ateş alabileceğini ve ölüm neticesinin gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, öngördüğü neticenin gerçekleşmemesi için çaba sarf etmediği ve dolayısıyla kabullenip kayıtsız kaldığı ölüm neticesinden olası kastla sorumlu tutulması gerektiği, bu suretle sanığın olası kastla öldürme suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde bilinçli taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine karar verilmesi yasaya aykırıdır.
Boğuşma Esnasında Tabancanın Ateş Alması Sonucu Bir Kişinin Ölmesi
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2015/2291 sayılı kararı, kızının, damadı ve torunları tarafından zorla bir araca bindirilerek götürülmek istendiğini gören sanığın, kızınında bağırarak yardım istemesi üzerine evden çıkarak olay mahalline doğru elinde tabanca ile koşarak geldiği, tabancayı damadı …’e doğrultarak “kızımı bırakmazsan seni vururum” dediği ve elindeki silahı yere doğrultarak aralarında 3-4 metre mesafe olduğu halde yere doğru birkaç el ateş ettiği, bu sırada katılan …’un sanığın tabancayı tutan elinden tuttuğu ve boğuşmaya başladıkları, katılan ve sanığın birlikte olay mahallinin yan tarafındaki 30-40 cm alçaklıkta bulunan bahçeye düştükleri, boğuşma esnasında tabancanın bir iki el ateş aldığı, bu sırada olay mahallinde tarafları ayırmaya çalışan sanığın eşinin tabancadan çıkan kurşunla vurulduğu olayda, sanığın eyleminde bilinçli taksirin koşullarının oluştuğu ve tayin olunan cezasında bu nedenle 5237 sayılı TCK’nın 22/3. maddesi uyarınca arttırım yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırıdır.
Asker Uğurlama Töreninde Silahla ve Yanlışlıkla Bir Şahsın Vurulması
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2021/98 sayılı kararı, Dosya kapsamına, 07/08/2018 gün ve 12115 numaralı İstanbul Kriminal Polis Labaratuvarı ekspertiz raporu ile tanık … D…..’nin oluşa uygun beyanlarına göre, birbirlerini önceden tanıyan sanıkla maktul arasında öldürmeye gerektirecek herhangi bir husumet bulunmadığı, olay günü akşam saat 21.00 sıralarında tarafların bir asker uğurlama merasimine katıldıkları, bir süre sonra bu ortamda bulunan şahısların bir kısmının havaya ateş etmeye başladıkları, bu durumdan etkilenen sanığın da silahına davrandığı, öncelikle yere doğru tuttuğunu, el yapımı silahının ateş etme mekanizmasını kurmaya çalıştığı, havaya kaldırmaya başladığı esnada, şarjöründe fişek varken namlusu fişek yatağına fişek sürmek amacıyla sürgüsü geri çekilip bırakıldığında kurulu durumda kalması gereken horozunun kurulu durumda kalmayarak tetik çekilmeksizin düştüğü ve silahın patladığı, paniğe kapılan sanığın silahın kontrolünü kaybederek namlusunu yukarı doğru kaldırdığı sırada fişek yatağına sürülen fişek ile şarjörde atış sırası bekleyen diğer fişekleri art arda seri olarak patlaması sonucu, sanığın hemen yanında bulunan maktulün sağ boyun bölgesine aldığı tek isabetle hayatını kaybettiği olayda, yanında taşıdığı silahın mekanizmasındaki arızayı bilmesi gereken ve tetiğe belirli bir basınç uygulayarak ateş ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı kanıtlar bulunmayan sanığın, fiilini dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak işlediği, bu eyleminin sonucunda da öngörülmesinde zorunluluk olan, ancak istenmeyen neticenin gerçekleştiği anlaşıldığı halde, sanığın “bilinçli taksirle öldürme” suçundan TCK’nin 85/1, 22/3. maddeleri uyarınca cezalandırılması yerine, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek, yazılı biçimde “olası kastla öldürme” suçundan aynı Kanunun 81, 21/2. maddeleri uyarınca cezalandırılması suretiyle fazla ceza tayin edilmesi yasaya aykırıdır.
Silahla Adam Öldürme Suçlarında Ağır Ceza Avukatı Neden Önemlidir
Kasten adam öldürme suçlarının niteliği itibariyle ağır cezalık suçlardan olması ve ağırlaştırılmış müebbet ile müebbet hapis cezası olmak üzere hürriyeti bağlayıcı yaptırımlar ile cezalandırıldığı göz önüne alındığında tecrübeli ağır ceza avukatı ile çalışılması ve sürecin tüm aşamalarında birlikte hareket edilmesi gerektiği şüpheden varestedir.
Bunun yanında, yukarıda da açıklandığı üzere adam öldürme eyleminin kasıtla veya taksirle yapılması failin alacağı cezayı çok önemli ölçüde etkilemketidr.
Bu itibarla, adam öldürme suçlarında, emniyet ve jandarma gibi kolluk makamlarından, Cumhuriyet savcılığı tarafından yürütülen soruşturma aşamasına ve yine üst yargı makamları da dâhil olmak üzere tüm yargılama sürecine kadar olan aşamalarda, gerek şüpheli ve sanık, gerekse mağdur yönünden bu kişilerin yasal haklarının tecrübeli bir ağır ceza avukatı olarak savunulması önem taşımaktadır.
“Adam Öldürme Suçu” ve “Silahla Taksirle Adam Öldürmek” konusuyla ilgili hukuki problemlerinizde Ağır Ceza Avukatı Harun Karadağ ile iletişime geçebilirsiniz.