Türk Ceza Kanununda yanlışlıkla adam öldürmenin cezası taksir hükümleri kapsamında değerlendirilmektedir. TCK’nin 22. maddesine göre taksir, “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla bir davranışın suçun yasal tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.”
Taksirli suçlarda da failin iradesinin varlığı şarttır. Zira iradi bir eylem yoksa suçtan bahsedilemez. Ancak taksirli suçlarda, failin hareketi istemiş ancak neticesini istememiş olmalıdır. Dolayısıyla, taksirli suçlarda, failin göstermesi gereken dikkat ve özeni göstermeyerek, öngörebileceği neticeyi öngörmemesi üzerine neden olduğu hukuka aykırı sonuç cezalandırılmaktadır.
Basit taksir, neticenin fail tarafından öngörülebilir olduğu halde öngörülmemesi şeklinde tanımlanabilir. Bilinçli taksirde ise kusurlu davranış ile bir kimsenin zarar görebileceğinin fail tarafından “öngörülmesine” rağmen, failin bu sonucu önleyebileceğine güvenmesine ve gayret göstermesine rağmen istenmeyen neticenin meydana gelmesi söz konusudur. Kısacası, basit taksir ile bilinçli taksir arasındaki ayırt edici ölçüt; basit taksirde failin öngörülebilir nitelikteki neticeyi öngörmemesi, bilinçli taksir hâlinde ise bu neticeyi öngörmüş olmasıdır.
Olası kastta ise, fiilin kanunda tanımlanan bir sonucun gerçekleşmesine neden olacağı muhtemel görülmesine karşın, bu neticenin meydana gelmesi fail tarafından kabul edilmektedir. Eğer ‘öyle veya böyle fail her hâlde hareketi gerçekleştirirdi’ diyebiliyorsak olası kast; ‘neticenin gerçekleşeceğini bilseydi hareketi gerçekleştirmeyecekti’ diyebiliyorsak bilinçli taksirden söz edilir.
Yukarıdaki açıklamalardan hareketle, yanlışlıkla adam öldürmenin cezası açısından, failin ölüm sonucunun meydana gelmesini istemediği; ancak göstermesi gereken dikkat ve özeni göstermediği için ölümün meydana geldiği söylenebilir.
Yanlışlıkla Adam Öldürmenin Cezası Ne Kadardır
Türk Ceza Kanunun 85/1 maddesinde yanlışlıkla adam öldürmenin cezası (taksirle adam öldürme) gösterilmiştir. Buna göre,
(1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Yanlışlıkla Adam Öldürmenin Cezasında Suç Hangi Kriterlere Göre Belirlenir
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun sayılı kararlarında da belirtildiği gibi, yanlışlıkla adam öldürmenin cezası noktasında (taksirle öldürme suçunun oluşabilmesi için) şu şartların gerçekleşmesi gerekir.
1.Eylem taksirle işlenebilen bir fiil olmalıdır. Adam öldürme suçu taksirle işlenebilir. TCK’nın 86. maddesinde, taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişinin, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilmiştir.
2. Failin hareketi iradi olmalıdır. Failin hareketi bilerek ve isteyerek yapması gerekir. Eğer fail eylemini bilerek ve isteyerek yapmamışsa bu durumda taksirli suçtan sorumlu tutulamaz. Bununla birlikte, Fail, irade özgürlüğünü kendi kusuruyla kaybetmişse, taksirli eyleminden sorumlu olur.
Yargıtay, sanığın bir promilin üzerinde alkollü iken makas tabir edilen biçimde ve yasal hız sınırlarının çok üzerinde bir hızla aracını kullanması sonucunda ölümle kazaya neden olması ve uyarılara rağmen yoluna devam etmesini olası kastla ölüme neden olma kabul etmiştir.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 13.04.2021 tarih ve 2021 / 3580 sayılı kararında, olay günü sanık, 1,12 promil alkollü vaziyette şehir içinde seyir halinde iken, aracı çok hızlı kullanmış, kırmızı ışıklarda durmayarak yoluna devam etmiş, aracında bulunan tanıklar tarafından uyarılması üzerine yavaşlamıştır. Ancak hızını tekrar artırması üzerine uyarıldığında sanık bu kez yapılan ikazları duymamak için müziğin sesini açmış, aracın ibresi 140 kilometreyi gösterdiği halde kendisiyle aynı istikamette bulunan ve kırmızı ışıkta bekleyen fakat sanığın geçişi esnasında yeşil ışık yanması üzerine hareket eden araçların arasından birden fazla defa makas atmak suretiyle geçmiştir. Sanığın, kendisine yapılan uyarılara rağmen eylemine devam edip seyrini sürdürmekle meydana gelecek neticeyi kabullendiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, sanığın eylemini olası kast ile işlediği ve olası kast hükümleri uygulanmak suretiyle cezalandırılması yerine suç vasfında yanılgıya düşülerek, bilinçli taksir hükümleri uygulanmak suretiyle, mahkûmiyetine karar verilmesi yasaya aykırıdır.
3. Netice istenmemiş olmalıdır. Fail, bilerek ve isteyerek gerçekleştirdiği eylemden doğan neticeyi istememiş olmalıdır. Bu anlamda, neticenin öngörülmüş olması (bilinçli taksir) ya da olmaması (bilinçsiz taksir) sadece sonuç cezayı etkiler. Fail neticenin meydana gelmesini de istiyorsa, artık taksirli eylemden değil, kasıtlı bir suçtan söz etmek gerekir.
Yargıtay, yanlışlıkla adam öldürmenin cezası bağlamında kullanılan aletin elverişliliği, atış mesafesi ve açısı, sanığın olay sonrası mağdurla ilgilenip ilgilenmemesini kastının belirlenmesi yönünde bir kriter olarak değerlendirmektedir.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 12.12.2012 tarih ve 2012 / 9410 sayılı kararı, Maktul, evine gitmek üzere ayrılıp 30 metre kadar uzaklaştıktan sonra sanık, tam olarak tespit edilemeyen bir nedenle tabancasının namlusuna mermi verdikten sonra maktule yaklaşmış ve uzak atış mesafesinden 1 kez ateş etmiştir. Maktul kafasının arka bölümünden aldığı isabet ile beyin kanaması ve beyin doku harabiyeti sonucu ölmüştür. Sanık, olay sonrası yere düşen maktul ile ilgilenmeyerek K… il merkezine giderek eşini ve çocuklarını alarak olay yerine gelmiş ve bu süre içinde akrabaları ile defalarca telefon görüşmesi yapmıştır. Sanık, olaydan yaklaşık 3 saat sonra 02.15 de jandarmayı aramıştır.
Daireye göre, hedef alınan bölge, kullanılan aletin elverişliliği, atış mesafesi ve açısı, Adli Tıp Kurumu Morg ihtisas Dairesinin raporu bir arada değerlendirildiğinde, sanığın eylemi iradi olarak, sonucunu bilerek ve isteyerek gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, doğrudan kasıtla öldürme suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gözetilmeksizin koşulları oluşmadığı halde bilinçli taksirle hareket ettiğinin kabulüyle yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırıdır.
4.Hareketle netice arasında nedensellik bağının bulunması gereklidir. Yanlışlıkla adam öldürmenin cezası azçısından eylem ile sonuç arasında nedensellik bağı mevcut olmalıdır. Dolayısıyla, failin hareketi, ölüm neticesinin gerçekleşmesi bakımından kesinlikle şart denilebiliyorsa fail öldürme suçundan sorumlu tutulabilir.
Yargıtay, doktorun eylemi ile ölüm arasında illiyet bağının kurulamaması halinde taksirle öldürme suçundan beraat verilmesi gerektiğini kabul etmektedir
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 14.10.2020 tarih ve 2020 / 5228 sayılı kararı, Tıbbi uygulama hatası konulu somut olayda, ölüm neticesinin sanık doktorun tıp kurallarına aykırı eyleminin doğrudan sonucu olduğunun ve dolayısıyla ölüm neticesi ile sanığın tıp kurallarına aykırı davranışı arasında illiyet bağının kesin olarak tespit edilmesi halinde ancak sanığın taksirle öldürme suçundan sorumlu tutulabilecektir. Somut olayda Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu raporları ile Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu raporlarında benzer şekilde, ölüm neticesi ile sanığın tıp kurallarına aykırı davranışı arasında kesin bir illiyet bağının kurulamayacağı belirtilmiştir. Bu durum karşısında, olaya uygun düşen bilirkişi raporlarındaki tespitlerin dosya içeriği ile uyumlu olduğu ve bu suretle taksirle öldürme suçunun unsurlarının oluşmadığı belirtilmiştir.
Yargıtay, inşaat işinde, iş güvenliği ve işçi sağlığı konusunda yeterli önlem alınıp alınmadığını denetlemediklerine bakmaksızın hareketleriyle meydana gelen ölüm arasında illiyet bağı kurulamaması halinde şirket yetkililerine beraat verilmesi gerektiğine karar vermiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 04.05.2021 tarih ve 2021/194 sayılı kararında, Servis aracı yerine şirkete ait kamyon ile şantiyeye gitmesi hususunda ölene herhangi bir talimat vermeyen ve çalışanları sürekli gözetlemelerine imkân bulunmayan şirket yetkililerinin iş güvenliği ve işçi sağlığı konusunda yeterli önlem alınıp alınmadığını denetlemedikleri kabul edilse dahi bu hareketleriyle meydana gelen zararlı netice arasında nedensellik bağı bulunmamaktadır.
Dolayısıyla, meydana gelen zararlı neticeye ölenin kendi hareketiyle sebebiyet vermiştir ve sanıklara izafe edilebilecek herhangi bir kusur bulunmamaktadır. Ayrıca, sanıklara kusur yükleyen bilirkişi raporları da mahkemeyi bağlayıcı nitelikte değildir. Bu itibarla, sanıkların atılı suçtan beraatlarına karar verilmesi gerekmektedir.
5.Neticenin öngörülebilir olması gerekir. Taksirli öldürme suçundan bahsedebilmek içinsonucun faile isnat edilebilir olması yani öngörülebilir olması gerekir. Fail öngörülebilir neticeyi öngörmeyerek taksirli eylemini gerçekleştirmeli, ancak meydana gelen sonucun oluşmasını istememelidir. Zira, öngörülemeyen bir neticeye engel olunması mümkün değildir.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 14.02.2017 tarih ve 2017/1093 sayılı Sanık, nefes darlığı ve diyabet hastası olan üvey babasını biran önce hastaneye yetiştirmek amacıyla dörtlüleri yakmak, sürekli korna çalmak suretiyle kendince aldığı önlemler çerçevesinde hareket etmiş ancak kusurlu hareketiyle ölümlü ve yaralamalı trafik kazasına neden olmuştur. Daireye göre, mevcut olayda özen ve önemsizliği bulunmakla beraber sanığın içinde bulunduğu koşullar nazara alındığında, gerçekleşen neticenin sanık tarafından öngörüldüğü ve istenmiş olduğu söylenemez. Bu nedenle, sanığın basit taksirle hareket ettiği gözetilmeden eylemin bilinçli taksirle işlendiğinin kabulü yasaya aykırıdır.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 21.10.2016 tarih ve 2016 / 12079 sayılı kararında, sürekli aynı işlerle uğraşan sanığın, talaşın yanıcı niteliğe sahip olduğunu, aniden parlayabileceğini, bu nedenle talaş silosu içerisinde kaynak yapılmaması gerektiğini bildiği belirtilmiştir. Bunun yanında, bu kısımda kaynak yapılmaması gerektiği ölenler tarafından sanığa söylenmiştir. Ancak sanık, üretimin durdurulmaması için işçi olan ve olay esnasında kendisine bağlı olarak çalışan ölenlere “bu makine çalışmaz ise üretim durur, girin içeri yapın şu işi, bir hafta sizi bekleyemeyiz” demek suretiyle işçileri çalışmaya zorlamıştır. Bu itibarla, somut olayda gerçekleşeceği öngörülmesine rağmen, fiili işleyen sanığın eyleminde bilinçli taksirin koşullarının oluştuğu gözetilmemesi yasaya aykırıdır.
Adam öldürme eyleminin kasıtla veya taksirle gerçekleşmesi birçok yönden sanığın hukuki durumunu etkiler. Bir defa kasten adam öldürme suçu niteliği itibariyle ağır cezalık suçlardan olması ve müebbet hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Taksirle adam öldürme suçunun cezası ise çok daha azdır.
Bu itibarla, taksirle adam öldürme suçlarında, ve yanlışlıkla adam öldürmenin cezası açısından Cumhuriyet savcılığı tarafından yürütülen soruşturma aşamasında ve yine yargılama sürecinde gerek şüpheli ve sanık, gerekse mağdur yönünden bu kişilerin yasal haklarının tecrübeli bir ağır ceza avukatı olarak savunulması önem taşımaktadır.
Taksirle Adam Öldürme suçu ve özelinde yanlışlıkla adam öldürmenin cezası konularıyla ilgili her türlü hukuki probleminizde Ceza Avukatı Harun Karadağ ile iletişime geçebilirsiniz.