Kasten yaralama sonucu ölüm meydana gelirse; burada, TCK’nın 87/4 maddesine göre, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu oluşur. Bununla birlikte, eylemin kasten öldürme suçu değil, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu şeklinde kabul edilebilmesi için failde yaralama kastı olması, ancak eylem neticesinde ölüm gerçekleşmesi gerekir.
Failde öldürme kastı olduğu yani mağduru öldürmeye yönelik kastının bulunduğu olduğu ortaya konulabilirse, fail kasten öldürme suçu ile yargılanır.
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 17.03.2010 tarihli kararında, kavga esnasında sanığın ele geçirilemeyen ve bu nedenle niteliği tespit edilemeyen bıçakla vurduğu tek darbe sonucu, maktulün dış kanama sonucu öldüğü anlaşılmaktadır. Taraflar arasında önceye dayalı ve öldürmeyi gerektirir bir husumet bulunmamaktadır. Bunun yanında, ölüme neden olan yaranın tek oluşu, yere düşmeyen ölene karşı engel sebep bulunmadığı halde eyleme devam edilmemesi, yara bölgesi, sanığın öldürme kastı ile hareket ettiğinin belirlenememesi ve ölüm nedeni nazara alındığında, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK.nun 87/4. maddesinde düzenlenmiş bulunan kasten yaralama sonucu ölüm suçu niteliğinde bulunduğu görülmektedir. Bu nedenle, sanığın kasten öldürmeye yardım etmek suçunu işlediğinden bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırı görülmüştür.
Yaralama sonucu ölüm eyleminin icrai nitelikte olması şart değildir. İhmali nitelikte yaralama sonucu ölüm neticesi meydana gelmişse, TCK’nın 87. maddenin 4. fıkrası bu durumda da uygulanacaktır.
Failin meydana gelen yaralama sonucu ölüm eyleminden sorumlu tutulabilmesi için, yaralama eylemi ile ölüm arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Bu nedenle, Ölüm olayı yaralamadan belli bir süre sonra gerçekleşse de yaralama ile ölüm arasında objektif olarak illiyet bağı ortaya konulabilirse fail kasten yaralama neticesinde ölümden sorumlu olur.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 24.09.2020 tarih ve 2020 / 376 sayılı kararına göre, kasten yaralama sonucu ölüm suçuna ilişkin TCK’nın 87. maddesinin 4. fıkrasının uygulanması için;
a. Failin yaralama kastı ile hareket etmesi,
b. Mağdurun TCK’nın 86. maddesinin birinci maddesi kapsamında yaralanmış olması veya 86. maddenin birinci fıkrası kapsamındaki yaralama fiilinin üçüncü fıkra da ihlal edilmek suretiyle gerçekleştirilmesi,
c. Failin eylemi ile arasında illiyet bağı bulunacak şekilde mağdurun ölmesi,
d. Failin meydana gelen ölüm sonucuna ilişkin en az taksir derecesinde bir kusurunun bulunması, şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
Buna göre, yaralama sonucu ölüm eyleminden sorumlu tutulabilmesi için fail mağduru yaralamak amacıyla hareket etmeli, mağdurun yaralanacağını bilmeli ve bu sonucu istemelidir. Bununla birlikte fail mağdurun yaralanmasını değil de, öldürme kastı ile hareket etmiş ve ölüm meydana gelmiş ise bu durumda kasten öldürmeden sorumlu tutulacaktır.
Öldürme Kastı Nasıl Belirlenir
Failin olay öncesi, sırası ve sonrasındaki davranışları öldürme kastı belirlenmesinde ölçü olarak alınmalıdır.
Buna göre;
- Fail ile ölen arasında olay öncesine dayalı, ciddi bir husumet bulunup bulunmadığı,
- Failin olayda kullandığı aracın öldürmeye elverişli olup olmadığı,
- Ölendeki darbe sayısı ve şiddeti,
- Darbelerin vurulduğu bölgelerin hayati bakımdan önemi,
- Failin davranışlarına kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenin etkisiyle mi son verdiği,
- Failin suç aletini kullanış biçimi,
- Olay öncesi, esnası ve sonrasında failin mağdura yönelik davranışları ve sarfettiği sözler gözetilmeli ve tüm bu kıstaslar birlikte değerlendirilerek sanığın kastı ortaya çıkarılmalıdır.
Yargıtay uygulamasına göre; eylemin nedeni, sanığın olay yerine hazırlıklı gelmesi, fiilin iradiliği, nitelik ve şiddeti, suçta kullanılan vasıtanın cinsi, yaranın meydana geldiği yer, eyleme maruz kalan organların hayati önemi haiz olması, olayın seyri ölümü “beklenir sonuç” haline getirmişse, failin öldürme kastı ile hareket ettiğini kabul etmek gerekir.
Somut olayda, alkolün tesiri altındaki sanığın, okul bahçesinde alkol almaması ve gürültü yapmaması hususunda kendisini uyaran maktulün başını hedefleyerek, başa havale edildiğinde öldürücü nitelikte yaralanmaya yol açacağında kuşku bulunmayan 3.600 gram ağırlındaki parke taşını birkaç metrelik yakın mesafeden maktulün başına kuvvetle savurduğu anlaşılmaktadır. Fırlatmanın tesiriyle sürat kazanan taş, başta birden fazla çökme ve lineer kırık ile beyin kanamasına yol açmıştır. Aldığı darbenin etkisi ile maktulün yere düşmesinden sonra sanık, öldürme kastı bulunmadığı şeklinde yorumlanabilecek ilk yardım, yetkililere haber verme gibi herhangi bir davranış sergilemeksizin, öldürme gayesinde sonuç aldığı bilinciyle olay yerinden kaçıp uzaklaşmıştır. Bütün bu hususlar bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın eyleminin yaralama kastına yönelik olmadığı, eyleminin kasten öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Kasten Yaralama Sonucu Ölüm Suçunun Cezası
Kasten yaralama sonucu ölüm meydana gelmişse; suçun 87. maddenin birinci fıkrasında belirtilen şekilde işlenmesi halinde faile verilecek ceza 8 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası, birinci fıkrasında belirtilen şekilde işlenmesi halinde ise faile verilecek ceza 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezasıdır.
Yaralama kastına yönelik hareketin ağırlaşmış yaralama suçu kabul edilebilmesi için failin kastının yaralama olduğunun ortaya konulması gerekir. Aksi takdirde failin eylemini mağduru öldürmeye yönelik gerçekleştirdiği iddia olunur ve somut vakada olayın seyri bu duruma uygun olursa, fail kasten öldürme suçu ile yargılanabilir.
Somut olayda failin yaralama kastı ile hareket etmesine rağmen ölüm olayının yaşandığı, failin öldürme niyetinin olmadığı ve kasten yaralama sonucu ölüm meydana geldiği mahkemede hukuksal argümanlar ile desteklenmelidir. Bu nedenle tecrübeli ceza avukatının hukuki yardımı yadsınamaz bir gerçektir.
Kasten yaralama sonucu ölüm suçuyla ilgili her türlü hukuki probleminizde Kayseri Ceza Avukatı Harun Karadağ ile iletişime geçebilirsiniz.