Haksız yere dolandırıcılıkla suçlanmak hem cezai yaptırıma uğrama riskini hem de toplum nazarında olumsuz ön yargıyı beraberinde getirmektedir.
Dolandırıcılık eyleminin günden güne ve özellikle teknolojinin gelişimine bağlı olarak artması dolandırıcılık suçlarının mağdurlarını arttırdığı kadar işlemediği halde haksız yere bu suçlamaya maruz kalan kişilerin ve hatta tutuklananların sayısını da önemli oranda yükseltmiştir.
Bazen dolandırıcılık eylemini işlemediği halde iftiraya uğrayan, bazen de sonuçlarını öngöremeden ve iyi niyetle banka hesabını kullandıranlar hakkında dava açılmakta ve nitelikli dolandırıcılık suçundan tutuklanmaktadırlar. Bu durum, haksız yere dolandırıcılıkla suçlanmak noktasında “Nitelikli Dolandırıcılıkla Suçlanıyorum Ne Yapmalıyım” ve “Nitelikli Dolandırıcılıktan Beraat Mümkün Müdür” sorularının cevabını aramaya itmektedir.
Yazımızda kişilerin hangi sebeplerle haksız yere dolandırıcılık suçlamasına maruz kaldıkları ve ağır hapis cezası gerektiren yüz kızartıcı böyle bir suçlamaya karşı hukuki olarak ne yapabilecekleri Yargıtay içtihatları ile ortaya konulmaya çalışılacaktır.
Banka Hesabını Kullandırıp Haksız Yere Dolandırıcılıkla Suçlanmak
Whatsapp, Instagram, Telegram, Facebook gibi sosyal medya araçlarıyla ve özellikle maddi zorluk içinde yaşayan kişiler ve öğrenciler ile irtibata geçen gerçek dolandırıcılar bu kişilerin banka hesaplarını kullanma yönünde çok basit bir talepte bulunmaktadırlar. Karşılığında da banka hesaplarını kullandıkları kişilere çok küçük paralar vermektedirler.
Dolandırıcılık eylemini yapan siz değilsiniz, mağdurla iletişime geçen tanımadığınız birisi ve paranın sizin hesabına nasıl geldiğini bilmiyorsunuz, banka hesabımı başkası kullansa ne olacak ki diye düşüyorsanız muhtemelen yakın zamanda hakkınızda soruşturma başlayacak ve hatta nitelikli dolandırıcılıktan tutuklanma durumunuz dahi söz konusu olabilecektir.
Bunun yanında dolandırıcılık eylemini gerçekten işleyen kişiler kim tarafından kullanıldığının tespitinin mümkün olmadığı telefon numaralarıyla mağdurları dolandırıp bu şekilde temin ettikleri paraları da banka hesabını kiralayan kişiler eliyle ele geçirmektedirler.
Bu durumda savcılık makamının elinde gerçek aboneler tarafından kullanılmayan (patates ve açık hat olarak adlandırılmaktadır) ve dolandırıcılık eyleminde mağdur ile iletişimde kullanılan telefon numaraları ile banka hesabını kullandıran kişiler kalmaktadırlar.
Soruşturmayı yürüten savcılar telefon numaralarının abonelerine çoğu zaman dava açmamaktadırlar. Çünkü esasen bu kişilere ulaşılması mümkün olmamaktadır. Geriye dolandırıcılık suçunun faili olarak sadece banka hesabını dolandırıcılara kullanan kişiler kalmakta ve bu kişiler hakkında da nitelikli dolandırıcılık suçundan dava açılmaktadır.
Haksız Yere Dolandırıcılıkla Suçlananlar Ne Yapmalıdır?
Haksız yere dolandırıcılıkla suçlanmak noktasında artık dolandırıcılık suçunda kullanılan ve paranın yattığı banka hesabının kendine ait olmadığı yönünde bir savunmanın anlamı yoktur. Kaldı ki bazen bu para bizzat dolandırıcılara banka hesabını kiralayan kişiler tarafından çekilmekte ve para elden dolandırıcılara teslim edilmektedir.
Bu durumda nitelikli dolandırıcılıktan beraat edebilmek için gerçek dolandırıcılar ile birlikte hareket edilmediği, dolandırıcılar ile fikir ve eylem birliği içerisinde olunmadığı, sadece dolandırıcılara yardım amacı olmadan banka hesabının kullandırıldığı yönünde mahkemenin ikna edilmesine ihtiyaç vardır.
Banka hesabını kullandıran kişilerin yargılama aşamasında talep edecekleri bazı bilgi ve belgeler, mahkemede gerçek faillerin kendileri olmadığını ikna etmeye ve dolandırıcılık suçundan beraat etmelerini sağlamaya katkı sağlayacaktır.
Eğer mahkeme banka hesabını kiraya veren kişilerin gerçek dolandırıcılar ile birlikte hareket etmediğine ikna olmaz ise bu kişiler nitelikli dolandırıcılık suçundan dört yıl hapis cezası ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılırlar.
Bu konuda daha ayrıntılı bilgi sahibi olmak için “Banka Hesabım Dolandırıcılıkta Kullanılmış Ne Yapmalıyım” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
İftira Sonucu Haksız Yere Dolandırıcılıkla Suçlanmak
İftira suçu, suçsuz olduğu bilinen bir kişiye karşı hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesi şeklinde tanımlanabilir. Bu suçta, iftira edenin amacı, iftira attığı kişi hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamaktır.
İftira suçu, emniyet veya savcılığa yapılacak ihbar veya şikâyet yoluyla gerçekleşebileceği gibi, iftira atan tarafından idari makamlara sunulacak haksız ithamlar içeren dilekçe ile de oluşabilir.
Bunun yanında, bir kimse bir suç işler ancak bu suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanırsa yine iftira suçu hükümlerine göre cezalandırılır.
Uygulamada daha ziyade kimlik belgelerini kaybeden kişiler adına telefon numaraları alındığı veya banka hesapları açtırıldığı görülmektedir. Bu şekilde gerçek dolandırıcılar ya iftira mağduru kişiler adına kayıtlı telefon numaralarını kullanmakta ya da mağdurlardan elde ettikleri paraları iftira mağduru kişiler adına açtırdıkları banka hesaplarına yatırtmaktadırlar.
Dolayısıyla kimlik belgeleri ele geçirilen kişiler haksız yere dolandırıcılıkla suçlanmak hususunda sanki bu suçu işleyen kendileriymiş gibi haklarında soruşturma işlemi başlamakta ve yıllarca sürme ihtimali olan davalara sanık sıfatıyla katılmak zorunda kalmaktadırlar. Daha da kötüsü dolandırıcılık suçunu işleyen kişinin kendileri olmadığı yönünde adli makamları ikna edemezler ise yüksek hapis cezası alma ihtimalleri de olmaktadır.
Bunun yanında kimlik belgelerini kaybetmeyen kişiler de temelsiz bir iftira ile dolandırıcılık suçlamasına maruz kalabilirler. Nitekim hukuk sisteminde herkesin şikayetçi olma hakkı vardır. Bu durumda da dolandırıcılık suçunun işlenmediği yönünde savunma yapılması gerekir. Eğer bu iftira sonucunda savcılık kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verir ya da beraat edilirse iftira atan kişiye karşı suç duyurusunda bulunulabilir ve tazminat davası açılabilir.
Hukuki İhtilaf Konusu Bir Olayda Haksız Yere Dolandırıcılıkla Suçlanmak
Taraflar arasındaki ilişkinin özel hukuk sözleşmelerinden kaynaklı hukuki bir ihtilaf mı yoksa dolandırıcılık eylemini mi oluşturduğunun tespiti dolandırıcılık suçu iddiasıyla başlayan yargılamada verilecek kararı bütünüyle etkilemektedir.
Uygulamada taraflar arasındaki problemin bazen hukuki ihtilaf mahiyetinde kalmasına rağmen dolandırıcılık suçundan dava açıldığı ve hatta failin cezalandırıldığı görüldüğü gibi eylem dolandırıcılık suçunu oluşturduğu halde ilişkinin hukuki ihtilaf kabul edilerek takipsizlik veya beraat kararı verildiği olmaktadır. Bu durum da mağdur veya sanık açısından hak kayıplarına sebebiyet vermektedir.
Bu nedenle öncelikle problemin özel hukuk kuralları bağlamında mı yoksa dolandırıcılık suçu kapsamında mı kaldığı belirlenmelidir. Bu tespit kolay görünmesine rağmen bazı durumlarda yanlış değerlendirmelerde bulunulduğu bilinen bir gerçektir.
Hukuki İhtilaf ve Dolandırıcılık Eylemi Birbirinden Nasıl Ayrılır?
Dolandırıcılık suçu işlenirken, mağdurun malvarlığının zarar görmesi yanında, mağdurun veya suçtan zarar görenin iradesi aldatıcı davranışlarla yanıltılmaktadır.
Bu itibarla, tek başına failin yalan söylenmesi, dolandırıcılık suçunun hile unsuru yönünden yeterli kabul edilemez. Bu yalanın, mağdurun, söylenen sözü veya yapılan davranışı inceleme irade ve isteğini etkisiz bırakabilecek yoğunluk ve güçte olması gereklidir. Bunun yanında, hilenin aldatıcı kabul edilebilmesi için, bazı durumlarda failin eylemine bir takım dış hareketlerin eklenmiş olması da gerekmektedir.
Aksi halde aldatıcılık niteliği bulunmayan söz ve davranışlar kamu düzenini bozacak nitelikte kabul edilmediğinden hukuki ihtilaf kapsamında değerlendirilmekte ve bu eylemler ceza kanununun konusunu oluşturmamaktadır.
Hilenin aldatıcı bir yalan olup olmadığı ise hâkim tarafından somut olayın özellikleri göz önünde tutulmak suretiyle belirlenmektedir. Bu itibarla, mağdurun olayı algılama biçimi, mağdurun eğitimi, yaşı gibi kişisel özellikleri yanında, failin hileli davranışının yöntemi, hile için kullanılan araç ya da belgelerin özellikleri bütün olarak hâkim tarafından değerlendirilir.
Konunun daha iyi anlaşılması adına aşağıdaki örnekleri vermek isteriz. Bu durumlarda Yargıtay taraflar arasındaki ilişkinin hukuki ihtilaf mahiyetinde kaldığını ve dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığına karar vermiştir. Dolayısıyla bu durumlarda haksız yere dolandırıcılıkla suçlanmak, suçlamaya maruz kalan kişiler açısından bir sorun teşkil etmeyecektir.
“Sanıkların Satın Aldıkları Hayvanların Bedellerini Ödememeleri”
“Borç Alınan Paranın İade Edilmemesi”
“Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi Gereğince Verilmesi Gereken Dairelerin Verilmemesi ve Senetlerin Tahsil Edilmeye Çalışılması”
“Müteahhit Olarak Kendisine Düşeceğini Söylediği Dairelerin Sözleşme Yapılarak Haricen Satılması Ve Ücretinin Alınmasına Rağmen Bu Dairelerin Teslim Edilememesi”
“Kadının Babasından Kalan Sigorta Maaşını Alabilmek İçin Eşinden Muvazaalı Olarak Boşanması Ancak Eski Eşi İle Aynı Evde Birlikte Yaşamaya Devam Etmeleri”
“SGK İle Anlaşması Olmayan Eczacının SGK’lı Hastalara Ait Reçeteleri Kabul Edip, Bu Reçeteleri SGK İle Anlaşması Bulunan Başka Bir Eczane Üzerinden Kuruma Fatura Etmesi”
Nitelikli Dolandırıcılıkla Suçlanıyorum Ne Yapmalıyım?
Hangi durumlarda haksız yere dolandırıcılıkla suçlanmak ile karşı karşıya kalınabileceğini ana hatlarıyla açıklamaya çalıştık.
Peki nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğiniz yönünde hakkınızda bir soruşturma başlatıldı ve hatta bu suçtan dava açıldı ne yapmalısınız? İşte kritik soru budur? Bu durumda “Nitelikli Dolandırıcılık İle Suçlanıyorum Ne Yapmalıyım” sorusunun cevabını hukuki yollardan bulmak gerekmektedir.
Elbette dolandırıcılık suçu konusunda haksız bir ithama maruz kalan kişiye savunması açısından verilebilecek en genel bilgi ya eylemin dolandırıcılık suçunu oluşturmadığı ya da bu dolandırıcılık eylemini kendisinin gerçekleştirmediği yönünde savcılık ve mahkemenin ikna edilmesi şeklinde olacaktır. Adli makamları masumiyet noktasında ikna etmenin nasıl olması gerektiği ise dosyanın bütünüyle incelenmesi neticesinde anlaşılabilecek bir durumdur.
Soruşturmayı veya yargılamayı etkiyecek toplanmayan deliller var ise bunların dosyaya getirtilmesinin sağlanması, aleyhe tanık ve müşteki beyanları mevcut ise çelişkilerin ortaya konulması, delillere ne gibi anlamlar yüklenmesi gerektiği noktasında belirsizliklerin giderilmesi ve sanık savunmasının gerek yazılı gerekse sözlü olarak hazırlanması yargılamanın gidişatını önemli ölçüde etkileyecektir.
Özet olarak söylemek gerekirse iyi bir savunma, hiç dava açılmadan savcılık tarafından kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar ile dosyanın kapatılması bu mümkün olmamış ise beraat kararının anahtarı olabilecektir.
Dolandırıcılık Suçlarında Ağır Ceza Avukatının Önemi
Nitelikli dolandırıcılık suçunun ağır cezalık suçlardan olması ve yüksek sayılabilecek hürriyeti bağlayıcı yaptırımlar ile cezalandırıldığı göz önüne alındığında tecrübeli ağır ceza avukatı ile çalışılması ve sürecin tüm aşamalarında birlikte hareket edilmesi gerektiği şüphe taşımamaktadır.
Bunun yanında, yukarıda da değinildiği üzere, dolandırıcılık suçunun çoğu zaman hukuki ihtilaf mahiyetinde kalması nedeniyle somut olayda oluşup oluşmadığının, Yargıtay içtihatları ışığında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, sanık etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istiyorsa suçun konusu olan şeyi aynen mağdura geri vermesi veya bedelini ödemesi gerekmektedir. Eğer etkin pişmanlık yönünde bir istek varsa bunun kullanılma zamanı cezayı önemli ölçüde etkileyecektir.
Bu itibarla, haksız yere dolandırıcılıkla suçlanmak hususunda soruşturma ve yargılamanın her aşamasında, gerek şüpheli ve sanık, gerekse mağdur yönünden yasal haklarının tecrübeli bir ağır ceza avukatı olarak savunulması önem taşımaktadır.
Nitelikli Dolandırıcılıktan Beraat Mümkün Müdür?
Diğer suçlarda olduğu nitelikli dolandırıcılık suçunda da elbette beraat etmek mümkündür. İnternetin daha yoğun kullanılmasıyla birlikte dolandırıcılık suçu her geçen gün yeni yöntemlerle işlenir hale gelmiştir. Buna bağlı olarak mağdur sayısı artmakta dolandırıcılık suçunun failleri ise tespit edilmeyecekleri düşüncesiyle daha da cesaretli bir şekilde bu suçu işlemeye devam etmektedirler.
Dolayısıyla dolandırıcılık suçu ile mücadele adına daha sert tedbirler alındığı ve cezanın alt sınırdan ayrılarak verildiği görülmektedir. Bu durum gerçekten dolandırıcılık suçlarını işleyen kişileri göz önüne aldığımızda ceza adaleti bakımından problem olmamakla birlikte haksız yere dolandırıcılıkla suçlanmak söz konusu olduğunda vicdanları yaralayabilecektir.
Bu itibarla gerek iftiraya maruz kalan gerekse de dolandırıcılık eyleminde yer aldığının farkına varmayarak dolaylı yollardan ve istemeden dolandırıcılara yardım eden kişilerin açılan davalardan ceza almamaları için sağlam ve hukuki bir savunma yapmaları ve haklılıklarını ortaya koymaları gerekmektedir.
Dolandırıcılık Suçunda Beraat Etmeyi Sağlayabilecek Savunma Nasıl Yapılır?
Takdir edilecektir ki buna ilişkin net bir tanım vermek mümkün değildir. Somut olayın şartları, iddianamedeki olay örgüsü, iddia makamının sunduğu deliller Yargıtay’ın benzer davalarda işaret ettiği ilkeler doğrultusunda titizlikle analiz edilmeli ve sağlam bir hukuki savunma ile failin beraat etmesi adına gerekli tüm argümanlar kullanılmalıdır.
Önemine binaen yeniden tekrar etmek isteriz ki, soruşturma aşamasında iddia makamı tarafından bazı deliller araştırılmamış ise bu delillerin önemi konusunda mahkemenin ikna edilerek lehe olabileceği değerlendirilen delillerin de temini sağlanmalıdır.
Bunun yanında duruşma öncesinde yazılı savunmanın mahkemeye sunulmuş olmasının da, somut olayın daha iyi anlaşılması ve adil yargılama açısından, duruşmadaki sözlü savunma kadar önemli olduğunu düşünmekteyiz.
Nitelikli Dolandırıcılıktan Tutuklananlar
Mahkeme tarafından nitelikli dolandırıcılıkta tutuklu yargılama gerekip gerekmediği somut olayın şartları içerisinde değerlendirilmektedir. Kuvvetli suç şüphesinin varlığı, delillerin karatılma ihtimali ile şüpheli veya sanığın kaçma durumu mevcutsa nitelikli dolandırıcılıkta tutuklu yargılama kararı verilebilir.
Bununla birlikte, somut olayda, nitelikli dolandırıcılıkta tutuklu yargılama nedenleri olsa bile, hakim şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı yerine adli kontrol kararı verebilir.
Haksız yere dolandırıcılık ile suçlanıp nitelikli dolandırıcılıktan tutuklananların hem bu suçu işlemediklerini hem de somut olayda tutuklama şartlarının oluşmadığını yeterli açıklıkta ortaya koymaları gerekir. Aksi takdirde mağdur sayısının hızla arttığı dolandırıcılık suçunda nitelikli dolandırıcılık suçunda tutuklanma ihtimali mevcuttur.
Nitelikli Dolandırıcılıkta Şikâyetten Vazgeçme
Dolandırıcılık suçu, şikâyete tabi değildir. Dolayısıyla gerek basit gerekse nitelikli dolandırıcılıkta şikâyetten vazgeçme davanın düşmesine neden olmaz.
Savcılık makamı dolandırıcılık suçunun işlendiğini haber alırsa şikâyet olmasa bile soruşturma işlemlerini başlatır.
Nitelikli dolandırıcılık suçu uzlaşmaya da tabi değildir.
Dolandırıcılık suçları ve “Haksız Yere Dolandırıcılıkla Suçlanmak”, “Nitelikli Dolandırıcılık İle Suçlanıyorum Ne Yapmalıyım”, “Nitelikli Dolandırıcılıktan Beraat” konularında Ağır Ceza Avukatı Harun Karadağ ile iletişime geçebilirsiniz.