Yargıtay içtihatlarına göre kıyafet hırsızlığı cezası, çalınan kıyafetin bulunduğu yer, eylemin vakti, kıyafetin değeri gibi kriterlere göre belirlenmektedir.
Çalınan kıyafetlerin genelde bulundukları yer dikkate alındığında daha ziyade, fail ya da faillerin Türk Ceza Kanununun 142/2-h maddesi uyarınca cezalandırıldıkları görülmektedir. Bu maddeye göre, “Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında” işlenen kıyafet hırsızlığı cezası nitelikli hal olarak düzenlenmiş olup cezası basit hırsızlığa göre daha fazladır.
Bunun yanında, aşağıda ayrıntılı bir şekilde görüleceği gibi kıyafetlerin değerinin azlığı, eylemin teşebbüs aşamasında kalması, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması ve kıyafetlerin gece çalınmış olması kıyafet hırsızlığı cezasını önemli ölçüde etkilemektedir.
Kıyafet Hırsızlığı Cezası Ne Kadardır?
Basit hırsızlık suçunun cezası TCK’nın 141. maddesine göre, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır. Dolayısıyla TCK’nın 142. maddesinde sayılan nitelikli hallerden birinin bulunmaması durumunda kıyafet çalan kişi hakkında bu madde gereğince ceza verilir.
Bunun yanında kıyafetlerin bulundukları ve çalınma ihtimallerinin olduğu yerler dikkate alındığında daha ziyade TCK’nın 142/2-h maddesinde düzenlenen “herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya” kapsamında kaldıkları görülmektedir. Bu durum nitelikli hal olarak kabul edilmiş olup, kıyafetlerin böyle bir yerden çalınması durumunda fail, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Kıyafet Hırsızlığı Cezası Yargıtay Kararları
Daha önceki yazılarımızda, “Hırsızlık Suçu Nasıl İspatlanır – İspat Yöntemleri”, “Hırsızlık Suçu Şikâyete Tabi Midir?” ve “Ayakkabı Hırsızlığı Cezası” konularında ayrıntılı açıklama yapılmıştı. Bu yazılarımıza linkten ulaşabilirsiniz.
Bu yazımızda ise “Kıyafet Hırsızlığı” değişik ihtimaller ve somut örnek Yargıtay içtihatları doğrultusunda ortaya konulmaya çalışılacaktır
Suç Sabit Olmasına Rağmen Kıyafet Hırsızlığı Suçundan Beraat kararı Verilmesi
Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 2015/17328 sayılı kararı, Sanığın, katılan kuruma ait mağazaya gidip suça konu malların ücretini ödemeden alıp götürmek istediği, çıkış kapısındaki alarmın çalışması üzerine görevliler tarafından yakalandığının iddia edildiği olayda, sanığın savunması ve dosya içeriği nazara alındığında sanığın hırsızlık kastıyla hareket ettiğine dair yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmiş ise de, sanığın kolluk görevlileri tarafından alınan 06/11/2010 tarihli ifadesinde, satın almak istediği elbiseleri arkadaşına göstermek istediğini, bu amaçla telefon açtığını, gürültü olduğundan daha rahat konuşabilmek amacıyla suça konu elbiseler de olduğu halde işyerinden çıktığını, mahkemedeki savunmasında ise, hasta olduğunu, sık sık nöbet geçirdiğini, arkadaşının kendisini merak edip telefon açtığını, arkadaşına iyi olduğunu göstermek amacıyla suça konu elbiseler de olduğu halde işyerinden çıktığını belirtmesi, buna göre sanığın suça konu elbiseleri ücret ödemeden işyerinden çıkarmasıyla ilgili olarak farklı nedenler ileri sürmesi, ayrıca dosyada bulunan ve bilirkişi tarafından da izlenip raporu sunulan güvenlik kamerası kayıtlarından, sanığın, suça konu elbiselerle birlikte işyerinden çıktığı, bu sırada telefonla konuşmadığı, 10-15 metre uzaklaştıktan sonra güvenlik görevlisinin kendisini durdurduğunun anlaşılması, tanık olarak dinlenen güvenlik görevlisi Bahriye’nin ifadesinde, sanığın başlangıçta suça konu eşyaların mağazaya değil kendisine ait olduğunu, alarmın da üzerindeki platin veya eşyalar nedeniyle çalmış olabileceğini savunduğunu, birini beklediğini geriye dönüp ücreti ödeyeceğine dair beyanının olmadığını belirtmesi karşısında, sanığın hırsızlık kastıyla hareket ederek suça konu elbiseleri ücret ödemeden suç yerindeki mağazadan alıp götürmek istediği noktasında kuşku bulunmadığı, sanığın savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olup itibar edilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde sanığın beraatine karar verilmesi yasaya aykırıdır.
Gece Vakti Mağazada İşlenen Kıyafet Hırsızlığı Suçu
Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 2015/1267 sayılı kararı, Suç tarihi olan 15/12/2009 günü güneşin saat 16.39’da battığı, yakalama tutanağında; sanığın da içlerinde bulunduğu 3 kişinin saat 19.00 sıralarında tedirgin hareketlerle mağazalara girmeye başladıkları ve kabinlere girerek elbiseleri denedikleri görülünce sivil polisler tarafından takibe alındıklarının belirtildiği, kesintisiz yapılan bu takip sonunda, sanığın müştekinin mağazasından aldığı ve kabinde üstüne giydiği bedeli ödenmemiş kazak ile birlikte saat 23.00 sıralarında … …’nin çıkışında yakalandığının tespit edildiği ve bu suretle suçun gece işlendiğinin anlaşılması karşısında; sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 143. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi yasaya aykırıdır.
Kıyafet Hırsızlığı Suçu Açısından Malın Değerinin Önemi
Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 2020/1915 sayılı kararı, 2)5237 sayılı TCK’nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, cezanın temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “…daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, TCK’nun 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. TCK’nun 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK’nun 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır.
Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “Suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK’nun 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.
Somut olayda ise; sanığın müşteki …’un yöneticisi olduğu M…. Giyim isimli mağazadan çalınan elbisenin değerinin 89,00 TL olarak tespit edilmesine rağmen sanık hakkında TCK’nun 145. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması yasaya aykırıdır.
Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 2014/12633 sayılı kararı, Mağdur …’in sorumlusu olduğu … giyim mağazasından çalınan 150,00 TL değerindeki iki adet elbise ile mağdur …’ın sorumlusu olduğu … mağazasından çalınan 200,00 TL değerindeki 3 adet tişörtün, suç tarihi de dikkate alındığında değerlerinin az olmadığı ve somut olayda 5237 sayılı TCK’nın 145/1. maddesindeki yasal koşulların oluşmadığı anlaşılmakla, tebliğnamedeki bozma isteyen düşünce benimsenmemiştir.
Kıyafet Hırsızlığı Suçunda Cezanın Fazla Belirlenmesi
Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 2015/20853 sayılı kararı, 1-Müşteki H..’ın işlettiği mağazadan 522 TL tutarında gözlük, müşteki E..’in işlettiği mağazadan 1559 TL tutarında parfümler, müşteki S..’nın işlettiği mağazadan 249 TL tutarında elbise, müşteki S..’ın işlettiği mağazadan 225 TL tutarında triko çalan sanıkların her bir müştekiden çaldıkları eşyaların değerlerinin farklı olması, çalınan eşyaların değerlerinin çok yüksek olmaması, suçun işleniş biçiminde herhangi bir özellik bulunmamasına rağmen yerel mahkemece sadece müşteki H..’ın işyerinde kamera olmadığı beyanına dayanılarak diğer müştekilerinde işyerlerinde kamera olmadığı tahmininin gerekçeye yansıtılıp dosyada olmayan bir delile dayanılıp sanıkların özellikle kamera olmayan işyerlerini seçip hırsızlık eylemlerini gerçekleştirdikleri, bu şekilde “sanıkların oluşa göre suçları işleyiş biçimleri ve bu biçimlere vücut veren kasta dayalı kusurlarının ağırlıkları gözetilerek alt sınırdan uzaklaşılmış” şeklinde dosyada oluşa uygun olmayan bir gerekçeyle 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken en üst orandan her eylem için aynı hükmün kurulması yasaya aykırıdır.
Kıyafet Hırsızlığı Suçu ve Yağma Suçu Ayrımı
Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 2017/5045 sayılı kararı, sanık …’ın olay günü yanında diğer sanık … ile birlikte katılan’ın bulunduğu mağazadaki perondan aldığı elbiseyi alarak kabine girip üzerine giydikten sonra çıktığı, sanık …’in almış olduğu suça konu elbiseyi fark eden yakınana sanık …’in bıçak çekerek kendilerine müdahale edilmesini engelledikten sonra kaçarak sanık … ile kesintisiz takip sonucu mağazanın da içinde yer aldığı AVM çıkışında güvenlik görevlilerince yakalandığı olayda; sanığın eyleminin işyerinde bıçakla yağma suçunu oluşturur.
Kıyafet Hırsızlığı Suçunda Beraat Kararı
Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 2014/71 sayılı kararı, Sanığın, 01.02.2007 tarihinden itibaren katılanın yönetim kurulu başkanlığını yaptığı … Pazarlama Hazır Giyim Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin, … AVM içerisinde bulunan … ünvanlı mağazasının yöneticisi olarak çalışmaya başladığı ve bu tarih itibarı ile mağazadaki tüm giyim eşyalarının tutanakla kendisine teslim edildiği; ancak çalıştığı dönem içerisinde, 03.03.2007 tarihinde mağazada yapılan ilk sayım neticesinde, 4 adet takım elbisenin eksik olduğu, 14.03.2007 tarihinde yapılan ikinci sayımda da, 4 adet takım elbise ile 9 adet kravatın eksik olduğunun tespit edilerek bu hususta tutanak tanzim edildiği; sanık ile mağaza yönetimi arasında yapılan 21.03.2007 tarihli taahhütname ile sanığın, zarar miktarı olan 5.000 TL parayı 21.04.2007 tarihinde ödeyeceğini taahhüt ettiği ve sanığın giyim eşyalarının eksik çıkması hususunda herhangi bir açıklama yapmadan mağazayı terk ettiği, bu şekilde sanığın, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
Oluşa, sanığın savunmalarına, katılanın aşamalardaki beyanlarına, tanıkların anlatımlarına ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın müştekiye ait; mağazada yöneticilik yaptığını; ancak mağazanın anahtarının kendisi dışında bir çok kişide de bulunduğunu, eksik çıkan eşyalardan kendisinin sorumlu olmadığını savunduğu, aynı mağazada görevli olan tanık anlatımlarına göre de; sanığın eşyaları alıp götürmesi şeklindeki herhangi bir eylemine şahit olmadıklarını belirttikleri dikkate alındığında; eylemin sanık tarafından gerçekleştirdiğine ilişkin katılanın varsayımından başkaca, somut ve kesin bir delil elde edilememesi karşısında, kuşkudan sanık yararlanır ilkesi dikkate alınarak; sanığın beraatine dair kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Zincirleme Kıyafet Hırsızlığı Suçu
Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 2015/13310 sayılı kararı, Sanığın, müştekinin sorumlu müdürü olduğu mağazaya 10/10/2012 tarihinde müşteri gibi girdikten sonra giyim malzemesi çaldığı, aynı gün aynı mağazaya tekrar gelip çantasına koyduğu elbiselerle mağazadan çıkarken alarmın çalması sonucu güvenlik görevlileri tarafından yakalandığı olayda, TCK’nın 43/1. maddesinde düzenlenen bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunun söz konusu olması nedeniyle sanığın TCK’nın 142/1-b ve 43/1. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ayrı ayrı hüküm kurulması yasaya aykırıdır.
Hırsızlık Suçu ve “Kıyafet Hırsızlığı Suç ve Cezası” ile ilgili olarak Ağır Ceza Avukatı Harun Karadağ ile iletişime geçebilirsiniz.