Cinsel saldırı suçunda gönüllü vazgeçme hâlinde ceza verilmemekte, ancak yapılan hareketler bir suç oluşturuyorsa fail o suçtan sorumlu tutulmaktadır.
TCK’nun “Gönüllü Vazgeçme” başlıklı 36. maddesinde; “Fail, suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlerse, teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz; fakat tamam olan kısım esasen bir suç oluşturduğu takdirde, sadece o suça ait ceza ile cezalandırılır” şeklindeki düzenlemeye yer verilmiştir.
Kanundaki tanım uyarınca cinsel saldırı suçunda gönüllü vazgeçme ile teşebbüs arasındaki ayrım şu şekilde özetlenebilir: Teşebbüs, suçun tamamlanması veya neticenin gerçekleşmesinin, failin elinde olmayan nedenlerle meydana gelmemesi olarak tanımlanmışken, gönüllü vazgeçmede failin iradi hareketi veya çabası ile icra hareketlerinin terkedilmesi ya da suçun tamamlanmasının önlenmesi söz konusudur.
Suç tamamlanmadan veya sonuca ulaşılmadan önce vazgeçme gerçekleştiğinden, cinsel saldırı suçunda gönüllü vazgeçme etkin pişmanlıktan da farklıdır. Etkin pişmanlık, suçun tamamlanmasından sonraki pişmanlığı düzenlemekte ve tamamlanan bir suçun yol açtığı zararın giderilmesi, eski hale getirilmesi ya da malın iadesini kapsamaktadır.
Yargısal kararlarda, suç yolunda ilerleyen sanık daha fazla ilerleme imkanına ve kanaatine sahip olduğu halde, suç yolunda ilerlemeyerek icrayı yarıda bırakmışsa ya da icra hareketleri tamamlandıktan sonra kendi çabası ile sonucun meydana gelmesini önlemişse vazgeçmenin gönüllü olduğu, buna karşılık fail icraya başlarken göz önünde tuttuğu ve hesaba kattığı risklerden başka bir faktör nedeniyle icra hareketlerine devam etmemişse ya da sonuca ulaşamamışsa vazgeçmenin gönüllü olmadığı, bu halde icra hareketleri failin elinde olmayan engelleyici nedenlerle bitirilemediğinden ya da sonuç failin elinde olmayan nedenlerle meydana gelmediğinden teşebbüsün söz konusu olduğu vurgulanmıştır.
Gerek öğreti gerekse yerleşmiş yargısal kararlarda yer alan bu kabullere göre cinsel saldırı suçunda gönüllü vazgeçmenin varlığı için aranan şartlar şu şekilde sıralanabilir:
1- Öncelikle kasıtlı bir suçun işlenmesine yönelik olarak icra hareketlerine başlanmalı,
2- Suç tamamlanmadan önce vazgeçme gerçekleşmeli,
3- Vazgeçmenin konusu; icra hareketinin devamına, suçun tamamlanmasına ya da sonucun gerçekleşmesine yönelik bulunmalı yani sanık ya suçun icra hareketlerinden vazgeçmeli ya da kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya sonucun gerçekleşmesini önlemeli,
4- Vazgeçme gönüllü olmalı yani fail suçun icra hareketlerini isteyerek terketmeli ya da suçun tamamlanmasını veya sonucun gerçekleşmesini isteyerek önlemeli,
5- Suçun tamamlanmasının önlenmesi veya sonucun gerçekleşmesinin engellenmesi, failin çabalarıyla meydana gelmelidir. Sonuç başka bir nedenle önlenmiş ise kural olarak gönüllü vazgeçme oluşmayacak ve fail 5237 sayılı TCK’nun 36. maddesinden yararlanamayacaktır.
Cinsel Saldırı Suçunda Gönüllü Vazgeçme Yargıtay Kararları
Daha önceki yazılarımızda, cinsel saldırı suçunda şikâyetten vazgeçilmesi, cinsel saldırıya teşebbüs cezası, cinsel suçlarda mağdurun çelişkili beyanları, cinsel taciz suçu gizli ses ve görüntü kaydıyla ispatlanabilir mi? sorularının cevabını vermeye çalıştık.
Bu yazımızda ise cinsel saldırı suçunda gönüllü vazgeçme konusunda Yargıtay ceza dairelerinin çeşitli tarihlerde verdiği kararlar bağlamında konu aktarılmaya çalışılacaktır.
Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 2015/876 sayılı kararı, Sanığın, suç tarihinde katılan mağdurenin bulunduğu odaya girip yatağında uyumakta olan mağdureyi öptüğü sırada uyanan mağdurenin ağzını eliyle kapatıp dudaklarından ve yanaklarından öpmeye devam ettiği, mağdureyi susması konusunda uyararak bir eliyle üzerindeki bluz, atlet ve sütyeni çıkardığı, boyun ve göğüslerinden öptüğü, zaman zaman aynı vücut bölgelerini ısırdığı, alt kısmında bulunan eşofman ve iç çamaşırını çıkarmak istediği mağdurenin direnmesi üzerine “Beni istemiyor musun” diye sorduğu mağdurenin olumsuz yanıt vermesi üzerine, başkaca bir engel neden olmaksızın eylemine devam etmeden ayrıldığı tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, sanığın katılana yönelik hareketlerini sonuna kadar götürebilmesi imkân dâhilinde bulunduğu halde bundan vazgeçerek icra hareketlerine kendiliğinden son verdiği göz önüne alınarak hakkında 5237 sayılı TCK.nın 36. maddesinde düzenlenen gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanmak suretiyle eyleminin basit cinsel saldırı kabul edilmesi gerekirken, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde vücuda organ sokmak suretiyle nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüsten hüküm kurulması yasaya aykırıdır.
Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 2019/12728 sayılı kararı, olay gecesi sanığın gizlice evine girdiği mağdurenin yanına yaklaşıp üzerine atlamasının ardından uyanarak direnmesi üzerine onu darp ederek basit tıbbi müdahaleyle giderilemeyecek şekilde yaraladığı ve yanağından öperek ısırdığı mağdurenin bağırması üzerine onun aşılabilir mukavemeti dışında eylemini tamamlamasına başka harici neden bulunmaksızın kendiliğinden son vererek evden ayrıldığı anlaşıldığından, 5237 sayılı TCK’nın 36. maddesinde düzenlenen gönüllü vazgeçme hükümleri ile mağdurenin anılan fiilden dolayı ruh sağlığının bozulduğu da göz önüne alındığında sanığın eyleminin beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğu ve hükümlerden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda yapılan değişiklikler gözetilip, bu kapsamda kasten yaralama eyleminin de basit cinsel saldırı suçunun cebir unsuru içinde kaldığı nazara alınarak belirlenecek lehe kanuna göre mahkumiyeti yerine suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek TCK’nın 102/2-5,35,86/1. maddelerinden hükümler kurulması yasaya aykırıdır.
Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 2014/3772 sayılı kararı, sanıkların saat 05:00 sıralarında katılanın evine geldikleri, katılanı yatak odasına götürmek için kolundan ve omuzundan tutarak sürüklemeye çalıştıkları, bu sırada sanıklarla birlikte eve gelen tanık ….in sanıklara sakin olmalarını söyleyerek onları odadan çıkardığı, katılanın polisi araması ile sanıkların evdeyken yakalandıkları anlaşılan olayda; sanıkların eylemini tamamlamasına ciddi bir engel neden olmadığı, hareketlerini sonuna kadar götürebilmeleri imkan dahilinde bulunduğu halde arkadaşları olan tanık …’in telkinleri üzerine icra hareketlerine kendiliğinden son verdikleri ve katılanın polisi aramasına engel olmadıklarının anlaşılması karşısında, sanıklar hakkında 5237 sayılı Kanunun 36. maddesi hükmü uyarınca gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanmak suretiyle, sanıkların katılanın kollarından ve omuzundan tutmak suretiyle tamamladıkları basit cinsel istismar suçundan mahkûmiyetleri gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde vücuda organ sokmak suretiyle nitelikli cinsel istismar suçuna teşebbüs suçundan ceza tayin edilmesi yasaya aykırıdır.
Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 2018/3650 sayılı kararı, sanığın, mağdure …’e yönelik cinsel istismar eylemi sırasında mağdurenin “abi bana dokunma, ben kızım,… abla dul, onunla birlikte ol” şeklindeki sözlerinden sonra birlikte odasına gittikleri…’nin de “…’i evden gönderirsen seninle ilişkiye girerim” şeklindeki beyanı üzerine sanığın, …’i tanık …’le birlikte evden gönderdiği anlaşıldığından, mevcut haliyle olayda sanığın nitelikli cinsel istismar eylemine yönelik hareketlerini sonuna kadar götürebilme imkânı bulunduğu halde ciddi bir engel neden olmaksızın eylemine kendiliğinden son vermesi nedeniyle hakkında …’e yönelik 5237 sayılı TCK’nın 36. maddesinde yer alan gönüllü vazgeçme hükümleri nazara alındığında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçuna teşebbüsten ceza verilemeyeceği, ancak o ana kadar gerçekleşen eylemlerin aynı Kanunun 103/1. maddesinde düzenlenen çocuğun basit cinsel istismarı suçunu oluşturduğu dikkate alınarak bu suçtan mahkumiyeti yerine suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırıdır.
Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 2016/7434 sayılı kararı, Mağdurenin kollukta alınan ilk beyanında sanığın elini külodunun yan tarafından vajinasına sokmaya çalıştığını, temasta bulunduğunu, bu sırada evleneceğini söyleyerek sanığı sakinleştirdiğini, yaklaşık 1-2 saat otomobilde sohbet ettikten sonra mağdurenin facebookta bir erkekle irtibat kurmasına sinirlenerek sanığın tekrar cinsel organını vajinasına sokmaya çalıştığını, ancak sokamadığını, akabinde parmağını soktuğunu, yapmaması için yalvarması üzerine sanığın karın bölgesine boşaldığını iddia etmesi, yargılama safhasında 04.04.2013 tarihli celsede alınan beyanında ise sanığın iç çamaşırını yırttıktan sonra elini soktuğunu, sokmaya çalıştığını, yalvararak evleneceğini söylemesi üzerine sanığın bir şekilde vazgeçerek üstünü giyinmesini söylediğini bildirmesi, bu beyanın devamında sanığın saldırı anında parmağını cinsel organına soktuğunu, bunu kızlığını bozmak için yaptığını, iki defa yaptığını, parmağının epey ilerlediğini, ancak kızlığını bozamadığını, cinsel organını ise sokmadığını ancak karnına boşaldığını anlatması, savunma, mağdurenin bakire olduğuna ilişkin doktor raporu ve tüm dosya içeriğinden, sanığın mağdureye yönelik hareketlerini sonuna kadar götürebilme imkânı olduğu halde bundan vazgeçerek icra hareketlerine kendiliğinden son verdiğinin anlaşılması karşısında, hakkında 5237 sayılı Kanunun 36. maddesi uyarınca gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanmak suretiyle o ana kadar ki eylemleri basit cinsel saldırı kabul edilerek lehe Kanun değerlendirmesinin bu suça göre yapılması gerekirken, suç vasfının tayininde yanılgıya düşürülerek yazılı şekilde nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs suçundan hüküm kurulması yasaya aykırıdır.
Neden Cinsel Suçlar Avukatı ile Çalışmalıyım?
Cinsel suçların hepsinin cezaları birbirinden farklıdır. Bu nedenle farklı mahkemelerde duruşmaları yapılır. Mesela, cinsel taciz suçu ve sarkıntılık suçu asliye ceza mahkemelerinde görülürken, cinsel saldırı suçunda ağır ceza mahkemeleri görevlidir.
Bu nedenle cinsel davranışların, suç oluşturup oluşturmadıkları ya da hangi suçu oluşturacağını belirlemek fail açısından çok önemlidir. Bu tespit yapılırken Cinsel Suçlar Avukatı nezaretinde olay örgüsü mantık silsilesi çerçevesinde aktarılmalı ve lehe olabilecek deliller adli makamlara eksiksiz sunulmalıdır.
Bu itibarla, cinsel suçlarda, Cumhuriyet savcılığı tarafından yürütülen soruşturma aşamasında ve yine yargılama sürecinde gerek şüpheli ve sanık, gerekse mağdur yönünden yasal haklarının Cinsel Suçlar Avukatı ile birlikte savunulması büyük önem taşır.
Cinsel saldırı suçu ve cinsel saldırı suçunda gönüllü vazgeçme hususuyla ilgili olarak Cinsel Suçlar Avukatı Harun Karadağ ile iletişime geçebilirsiniz.